Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Antalya’da gerçekleştirilen “Hayatımız Maden” başlıklı Madencilik Çalıştayı’na katıldı.
Konuşmasına “Büyük Türkiye’ye insan kaynağı noktasında çok kıymetli bireyler yetiştirmek için ömürlerini adayan” Öğretmenlerin Günü’nü kutlayarak başlayan Bakan Albayrak Enerjinin her alanında yaşanacak değişim ve dönüşümün en önemli meselelerin başında geldiğini, bu bilinçle adımlar attıklarını belirten Albayrak, bu kapsamda Milli Enerji ve Maden Politikası Strateji Vizyon Belgesi’ni tüm kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlattı.
Albayrak, yerli kaynakların enerji portföyüne daha fazla dahil olduğunu, dışa bağımlı olunan kaynakları daha kolay yönetilebilir bir noktaya getirecekleri çok boyutlu bir politikayı adım adım hayata geçirmeye başladıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Enerji ve madende ithal bağımlılık sarmalından kurtulmak için artık çeşitli alanlarda eş güdümlü politikalar uygulamaya başladık. Bu noktada önemli olan sadece ve sadece bir madende ne kadar rezerve sahip olduğunuz değil, bu rezervleri işleyecek ve bunları değer zinciri katarak dönüştürecek ve sürdürülebilir bir sisteme sahip olmak. Bugüne kadar Türkiye’de çıkarılan madenlerin, yurt dışına gönderilerek işlenmiş ürünün yüksek fiyatlarla Türkiye’ye geri döndüğü bir eko sistem vardı. Birçok alanda bunu görüyorduk. Artık teknolojik altyapı eksikliğinden kaynaklanan bu durumun tersine çevrilebilmesi için yeni bir ihale ve işletme modeli yıl sonu itibarıyla hayata geçirilecek. Ülkemizde çıkarılan madenler stratejik ve nadir bulunan, katma değeri yüksek. İthalata bağımlı olduğumuz alanlardaki birçok maden bundan sonra inşallah Türkiye’de işlenecek. İşte bu nedenle maden politikalarımızın esas temelinde Türkiye’yi ham madde üretip satan değil, artık ileri teknolojiyle dünya pazarlarında katma değerli yüksek ürünler üreten söz sahibi bir ülke noktasına getirmektir.”
“İthalata yılda 11 milyar dolar”
Türkiye’nin yıllık maden ithalatının 11 milyar doları bulduğunu anlatan Bakan Albayrak, “Yerli üretimi destekleyerek bu alanda artık ciddi bir hareketlilik meydana getirmek zorundayız. 11 milyar dolar yurt dışına giderken, bu alandaki ihracat rakamımız 15 milyarlar düzeyinde. Hedefimiz hayal değil, bu alanda hem ithalatı düşürüp hem de ihracatı artıracağız.” ifadelerini kullandı.
Son yıllarda Türkiye’de oluşmaya başlayan teknolojik bilgi ve birikimin madencilik sektöründe de arzu edilen dönüşümün gerçekleşmesinde önemli bir rol oynayacağını vurgulayan Albayrak, üretimden tüketime kadar enerjinin her alanında bütüncül bir sistem oluşturulması için gerekli adımların atıldığını ve hukuki alt yapının kurulmaya başlandığını bildirdi.
Madencilikte en önem verdikleri konuların başında güvenlik meselesinin geldiğini kaydeden Albayrak, bu konuda atacakları en önemli adımlardan birinin de Maden Güvenliği Kurumunu hayata geçirmek olduğunu aktardı.
Albayrak, Maden Güvenliği Kurumunun maden sahalarında uygulanacak en temel güvenlik süreçlerini belirleyerek, güvenli bir çalışma ortamının oluşturulması, sağlık ve güvenlik risklerinin bertaraf edilmesi, meslek hastalıkları ve çevre kirliliğinin önlenmesi gibi konularda uluslararası standartlarda uygulamaları hızla hayata geçireceğine işaret etti.
“MİGEM sahada”
Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) tarafından yapılan çalışmayla işletmelerin güvenlik açısından tehlike büyüklüklerine göre sınıflara ayrıldığını bildiren Albayrak, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu yıl bugüne kadar 5 bin 467 maden sahasını denetledik, bin 780 sahada faaliyeti durdurduk. Yıl sonuna kadar 6 binden fazla denetimi bitireceğiz. Bu noktadan sonra sınıflandırarak denetim modeli de getiriyoruz. Tüm sınıflarda artık her bir maden Türkiye’de yılda en az bir kere denetlenecek. Risk grubuna göre üç kategoriye ayırdık. Mavi kategori daha az riskli olan yılda en az bir kere denetlenecek. Sarı kategori orta risk düzeyinde yılda en az 2 kere denetlenecek. Kırmızı kategori dediğimiz yüksek risk barındıran madenlerimiz yılda en az 4 defa denetlenecek. 2018 de bu denetimler daha sistematik, kurumsal ve yoğun bir şekilde devam edecek, hedefimiz gelecek yıl 6 binin ötesine geçip 7 binden fazla habersiz anlık denetim gerçekleştirmektir. Ama Ismarlama değil, ben geliyorum hazırlanın toparlanın yok. Risk barındıran madenler hızlı bir şeklide tespit edilecek ve gereken neyse sıfır taviz politikasıyla uygulayacağız.”
İş ve işçi güvenliği konusunda kesinlikle sıfır tolerans uygulanması gerektiğine işaret eden Albayrak, “Bunu bütün sektör olarak bilmemiz lazım. Yapılacak bir hata sadece bir kişiyi, yönetici, patronu, şirketi etkilemiyor, bütün sektörü olumsuz etkiliyor, belki de 10 yıl geriye götürecek ölçüde zarar verebiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Albayrak, madencilik sektörüyle yapılan toplantılarda kendilerine iletilen konuların başında gelen bürokrasinin azaltılmasına ilişkin talepler konusunda önemli adımlar atıldığını da aktararak, “Bununla alakalı MİGEM’i daha etkin ve verimli bir organizasyon yapısına kavuşturmak için performans odaklı, şeffaf, süratli ve öngörülebilir bir anlayışla yeniden düzenlemeye başladık.” diye konuştu.
Albayrak, yıl sonuna kadar bin 500 maden sahasının ihalesini bitireceklerini de sözlerine ekledi.
“(Madencilik sektöründe) 5 yıl içerisinde 2 yıl üretim yapmayanların ruhsatını iptal edeceğiz. Sektördeki hakiki ve samimi üreticinin önünü açacağız
Madencilik sektörünü Türkiye’nin yükselen sektörü haline getirmeleri için uzun dönemli politikaları büyük bir titizlik ve stratejik adımlarla nakış gibi işlemeleri gerektiğini vurgulayan Albayrak, kamunun düzenleyeci ve denetleyici, özel sektörün de insiyatif alıp daha aktif olarak bu süreçlere katılması gerektiğini vurguladı.
Albayrak, Türkiye’nin madencilik alanında artık bir üst lige taşınması, dünyanın bu alanda en ileri ülkeleri arasına girmesi için herkese görev düştüğüne dikkati çekti.
Göreve geldikleri ilk günden itibaren bütün adımları sektörle iletişim halinde attıklarına işaret eden Albayrak, “Çalıştayda talepleri dinleyeceğiz. Kamu kazanacak, özel sektör kazanacak. Bu ikisinin sürdürülebilir kazandığı resimde vatandaş da kazanacak. Yerli ve milli politikaların amacı bu. Yerli ve milli ekonomik sistemin oluşmasının altındaki madencilik ve enerji sektörünün en büyük hedeflerinden biri o. İşte bu çerçevedeki adımları atarken sizinle birlikte hareket edeceğiz. Masanın iki tarafında değil, ülkenin büyük ve güçlü Türkiye’ye ulaşması noktasında, birlik ve beraberlik içerisinde, omuz omuza vererek tıpkı 15 Temmuz’daki gibi bir millet olarak hep birlikte ayağa kaldırmak için çalışacağız.” diye konuştu.
“MTA’yı emekli değil, çalışan bir kurum haline getirdik”
Maden ve maden ihale yönetmeliğini bitirdiklerini anımsatan Albayrak, ruhsatlarla ilgili işlemlerin hızlandırılması noktasında önemli adımlar attıklarını söyledi.
Albayrak, maden yatırımcılarının önünün açılmasıyla ilgili çok önemli adımlar attıklarını vurgulayarak, “Maden aramalarındaki en kritik noktalardan bir tanesi ÇED istenmemesi konusu. Bitirdik. Öyle mi? Üç ürün üretmek kaydıyla 10 yıllık süreyle orman bedelinin alınmaması konusunu çözdük. Orman bedellerinin yüzde 50 indirim uygulamasını bitirdik. Bu önemli bir konu.” dedi.
Ön arama ve genel arama dönemlerinde faaliyet yapmayanların arama ruhsatlarının iptaliyle sektördeki çantacılığı bitireceklerini anlatan Albayrak, “Beş yıl içerisinde iki yıl üretim yapmayanların ruhsatını iptal edeceğiz. Sektördeki hakiki ve samimi üreticinin önünü açacağız. Ruhsatların etkin denetimini hayata geçirdik. Jeokimya ve jeofizik haritaları tamamlanma sürecinde. Tüm Türkiye’nin jeokimya haritasını bitiriyoruz. Jeofizik haritası uçaklarımız geldi, süreçler başladı. İnşallah önümüzdeki yılın ikinci yarısında jeofizik haritası da bitecek. Gerçekçi, realist, bilimsel veriye-dataya dayanan, bunun üzerine analiz edilip doğru noktaların sondaj arama çalışmalarıyla aktif bir şekilde yönetildiği bu süreçle ilgili ne gerekiyorsa profesyonel manada adımları atacağız.” ifadelerini kullandı.
Sondaj faaliyetlerini 300 bin metrekarelerden bir milyon metrekarelere ulaştırarak MTA’yı emekli değil gece gündüz çalışan bir kurum haline getirdiklerini dile getiren Albayrak, “İnşallah bu yıl 1 milyonları yakalayacağız. Seneye 2 milyon, bir sonraki seneye 3 milyon. Özel sektörle birlikte 5-6 milyon rakamlarını yakaladığımızda dünyada madencilik alanında ki en ileri ülkeler Avustralya, Kanada’yı yakalayacağız.” dedi.
Esas hedef gerçek yatırımcının önünü açmak
Albayrak, esas hedeflerinin gerçek yatırımcının önünü açmak olduğuna vurgu yaparak, şöyle konuştu:
“Sektör dönüşüyor, Türkiye, dünya dönüşüyor. Gittiğimiz yolu doğru okuyarak daha büyük işlere, daha büyük yatırımlara ve üretime talep olmak zorundayız. Artık sadece hammadde üretimi değil, yeni modelli değer zinciri oluşturacak, dünyaya ürün üretmeyi hedefleyecek bir madencilik yapısını hedefe koyacağız. İnşaat sektörü böyle değişmedi mi? İnşaat, müteahhit ne oldu, gayrimenkulcü oldu. Madencilik de böyle olacak, katma değer noktasında dönüşümü sağlamak zorundayız. Özellikle teknolojide gelinen seviyeden iyi yararlanarak Ar-Ge yatırımları yaparak bu alanda eksiklerimizi gidereceğiz. Ülkemizi madenciliğin şampiyonlar ligine çıkmak için bu mücadeleyi vereceğiz. Çok net burada uluslararası iş birliklerini de düşünmemiz lazım. Madende Ar-Ge, teknolojide yurt dışındaki firmalar varsa bunlara da gidelim. Sadece mal satmak için değil. Türkiye’de kaynaklar var, yurt dışına ihracat yapan birçok firma var. Gelip burada bu katma değerli ürünlerle ilgili bu teknolojiyi burada birlikte kuralım, bu alanda iş birlikleri yapılmalı.”
Her alanda madencilik sektörünün artık kurumsallaşması gerektiğine dikkati çeken Albayrak, “Gerek kamu ile gerekse uluslararası yatırımcılarla firmaların itibarına katkı sağlayacak iletişim stratejileri hazırlamanız lazım. Her şey çok iyi, ee iletişim sıfır. Madenciliğin algısı nasıl olumsuz? Niye olumsuz ya yerli ve milli sektörümüz. Değer kaynağı üretiyor, yerli kaynaklar üretiyor, istihdam, ihracat üretiyor.” diye konuştu.
“Sektöre dayak yedirmeyeceğiz”
Kriz olduktan sonra bütün sektörün dayak yediğini, ancak bundan sonra sektöre dayak yedirmeyeceklerini anlatan Albayrak, şunları kaydetti:
“Ama sizin de dayak yememeniz lazım. Bazen kavga büyük olabiliyor, yurt dışından da adam çağırabiliyorlar. Bakanın gücü de yetmeyebilir onun için siz de biraz pazı yapmanız lazım. Hep birlikte kavgaya gireceğiz. Bir abi var kavga olduğu zaman o kurtarır bizi. Bazen dayağı, hele de son yıllarda Türkiye’ye birileri dışarıdan atmaya çalışıyor. 80 milyon öyle bir güçlü birlik olduk ki dayak atmaya gelenleri iki tane şamar vurup gönderiyoruz. Onun için madencilik sektörü de biraz vücut, body çalışacak, fitnes merkezleri falan biraz kas yapmanız lazım. Hep birlikte güçlü olacağız. Bazen biz kavgaya karışacağız, siz bize destek olacaksınız.”
“İletişimin her anlamda iyi kurulması lazım”
Yaşanan en ufak kazaların yüreklerini dağladığını anlatan Albayrak, şöyle konuştu:
“Hepimiz üzüntüye düşüyoruz. Madencilik sektöründe bir kaza günlerce bütün sektörü etkiliyor. Hep birlikte Türkiye olarak aynı gemideyiz. Kafamızı kuma gömerek, eksiklerimizi görmezden gelerek hedeflediğimiz seviyeye ulaşamayız. Tüm firmaların risk ve güvenlik alanında dünyadaki en iyi örnekleri ve uygulamaları görüp biran önce değişime başlamaları gerekiyor. Çok iyi seviyede olan birçok firmamız var. İnşallah bunların sayısı daha artacak, artması gerekiyor. Çünkü bu kadar sektöre eğilen, destek olan bir bakan olarak kimse özellikle benim bakanlığım dönemimde hem iş sağlığı hem iş güvenliğinde zerre taviz vermemizi beklemesin. Bu konu bizim sıfır toleranslı kırmızı çizgimiz. Her türlü desteği veriyoruz, vereceğiz, ancak bu alanda hala çağdaş modellere ayak uyduramayan, istediğimiz seviyeye gelemeyen firmalarımızla artık başka bir metod izleyeceğiz.”
Diğer kırmızı çizgilerinin de çevre konusu olduğuna işaret eden Albayrak, “Madenciliği dünyadaki en iyi ileri uygulamalarda olduğu gibi çevreye duyarlı, çevreyle uyum içinde hedeflediğimiz en üst noktaya çıkarmak zorundayız. Bu konuda firmaların ne kadar hassas olduğunu çok net farkında olunmasını istiyorum. Dünya kadar iş yapacağız bir tane algıdan dayak yiyeceğiz. Öyle yok. Bu konuda, çevreye katkı açısından bir yapıyorsak 10 yapacağız, yapıyoruz zaten. O zaman bunun iletişimini sağlayacağız. O şehirde nasıl bir katma değer yarattığınızı en iyi siz biliyorsunuz. Orası mutlu olacak ki sizde mutlu olacaksınız. İletişimin her anlamda iyi kurulması lazım. Ondan sonra geliyor dıştan güdümlü biri, iki fotoğraf işte böyle böyle… Öyle mi değil mi?” ifadelerini kullandı.
Antalya Valisi Münir Karaloğlu, madencilik sektöründe yaşanacak bir iyileşmenin bütün sektörlerini olumlu etkileyeceğini ve ülke ekonomisine çok büyük katkıları olacağını söyledi.
Sektörün 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için yol haritasını çizileceği, maden sahalarında ruhsat güvenliği, çağdaş madencilikte halkla ilişkilerin önemi, maden mevzuatında yaşanan sıkıntıların tartışılacağı çalıştay, yarın sona erecek.