Başbakan Binali Yıldırım, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen Türkiye-Afrika Ülkeleri Eğitim Bakanları Konferansı’nda konuştu.
Yıldırım, program için Türkiye’de bulunan Afrika ülkelerinin eğitim bakanlarına teşekkür ederek, iki gündür yoğun ve verimli bir program yapıldığını dile getirdi.
Başbakan Yıldırım, devam eden programın, Türkiye ve Afrika ülkeleri arasındaki ilişkilere katkı sağlayacağını belirterek, şöyle devam etti:
“İş birliğimizi geliştirecek anlaşmaları da bu arada imzaladık. Eğitim alanında neler yapabiliriz, ortak projeleri nasıl hayata geçiririz, bu konularda çok değerli sonuçlar ortaya çıktı. Şimdi artık bu düşünceleri, eyleme geçirme, gerçekleştirme zamanıdır. Burada iş sizlere düşüyor, siz değerli bakanlara düşüyor. Gerekli talimatları elbette ki vereceksiniz, verdiğiniz talimatların da takipçisi olacaksınız. Nihayetinde hem kendi ülkenizin hem de Türkiye’nin ortak projeleriyle eğitim alanında daha iyi bir geleceği inşa etmek için önemli bir adım atacaksınız. Bu alanda müşterek yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum.”
Yıldırım, Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, Türkiye Maarif Vakfı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA), Türkiye’nin Afrika’ya açılım politikası kapsamında umut vadeden projelere ellerinden gelen her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.
Başbakan Yıldırım, Afrika’nın, insanlığın ve medeniyetin başladığı yer olduğunu dile getirerek, “Bu kadim medeniyetin temsilcilerini, her zaman birlikte çalışmamız gereken kardeşlerimiz olarak gördük. Afrika değerlerine hep saygı duyduk. Türkiye’nin dış politikasında, Afrika ülkelerinin bağımsız, özgür ve barış içinde olmaları hep önceliğimiz oldu. Türkiye olarak prensibimiz; Afrika kalkınsın, Türkiye kalkınsın.” diye konuştu.
“Afrika’daki başarı küresel bir başarı olacaktır”
Afrika ile geçmişten gelen ilişkilerin, bağların, ortak insani değerlerin, tarih ve coğrafi yakınlığın Türkiye’yi bu bölgenin sadece dostu değil, aynı zamanda komşusu haline getirdiğini aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin bir ayağı Asya’da, bir ayağı Avrupa’da ise gönlü de Afrika ile yıllar boyu beraber olmuştur. Bu gönülden dostlukla, Türkiye’nin başladığı Afrika açılım politikası süreci ile ilişkilerimiz günden güne gelişmektedir. 2005 yılı Afrika yılı olarak ülkemizde ilan edilmiş ve Afrika’daki yatırımlar o tarihten itibaren artmaya başlamıştır. Projeler, insani yardımlar ve ilişkilerimizin her alanda derinleştirilmeye ve çeşitlenmeye başladığı yeniden yapılanma dönemine girilmiştir. Bu dönemin hedefi ülkelerimiz arasında kardeşliğin tesis edilmesidir. Hızla değişen ve gelişen dünyayla birlikte Afrika ülkeleri de büyümekte ve gelişmektedir. Afrika ülkelerinin sahip olduğu doğal zengin kaynaklar, insani gücü, bütün kıtalar arasında en fazla genç nüfusa sahip olması, Afrika’nın dünya ekonomisinde, siyasetinde önemini her gün hissettirmektedir. Afrika, zengin kültürü, kadim tarihi ve dinamik nüfus yapısıyla kendisinden beklenen büyük adımları gerçekleştirecek güçtedir. Afrika ülkelerinin her alanda kalkınmış bir kıta olmak için gösterdikleri gayret, bütün dünyaca gıptayla izlenmekte ve takdir görmektedir. Afrika’daki başarı küresel bir başarı olacaktır, insanlığın bir başarısı olacaktır.”
“Birkaç ülkenin tekeli artık devam etmeyecek”
Başbakan Yıldırım, “Küreselleşen dünyamızda bir bölgenin veya birkaç ülkenin tekeli artık devam etmeyecek, tüm insanlığın daha iyi yaşam standardına kavuşması için adeta bütün ülkeler bir araya gelecek ve dünyamız bir küresel köy şeklini alacaktır. Afrika ülkelerinin kalkınma girişimlerine Türkiye olarak her bakımdan destek verme kararlılığındayız.” diye konuştu.
Türkiye’nin, Afrika’nın gerçek dostu ve kardeşi olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Türkiye, Afrika ülkelerinin gelecek umutlarına, kalkınma çabalarına her alanda desteğini sürdürecektir. Kendi tecrübemizi, toplumsal, siyasal, kültürel birikimlerimizi, her türlü imkan ve kaynaklarımızı Afrikalı kardeşlerimizle karşılıklı fayda temelinde paylaşmaya devam edeceğiz. Türkiye ve Afrika ülkeleri arasında mevcut olan iyi ilişkilerin daha da ileriye taşınması bizim öncelikli hedefimizdir. Afrika Ortaklık Projemiz kapsamında, bu ülkelerle ilişkilerimize çok ama çok önem atfediyoruz. 2002 yılında kıtada sadece 12 büyükelçiliğimiz varken, bugün 39 büyükelçiliğe sahibiz. Ankara’daki Afrika büyükelçilerinin sayısı ise 2002’de 10 iken bugün 33’e yükselmiştir. Görüldüğü gibi ilişkiler tek taraflı değil, karşılıklı olarak ortaya konulan iradeyle Türkiye-Afrika arasındaki iletişim günden güne artmaya devam etmektedir.”
Türkiye’nin, Afrikalıların meselelerinin ele alındığı en üst düzeydeki platform niteliği taşıyan Afrika Birliği’ne 2005’te gözlemci olarak kabul edildiğini, 2008’de de birlik tarafından stratejik ortak olarak ilan edildiğini aktaran Yıldırım, 2008’de İstanbul’da yapılan Türkiye-Afrika Zirvesi’nin ilişkilerde yeni bir dönemin, ivmelenmenin başlangıcı olduğunu kaydetti.
Yıldırım, 2010’da Afrika Strateji Belgesi’nin kabul edilerek, ilgili tüm kurumların Afrika kıtasına yönelik ortak bir vizyon oluşturmalarının sağlandığına işaret ederek, “İkinci Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi 19-21 Kasım 2014’te toplanmış ve Türkiye’nin 2015-2019 yılları arasında Afrika ülkeleriyle birlikte gerçekleştireceği projelerin bir dökümü yapılmış ve tüm detaylar ele alınmıştır. Bu bağlamda ticaret ve yatırım, barış ve güvenlik, eğitim ve kültür, gençlerin güçlendirilmesi, teknoloji transferi, kırsal ekonomi, tarım, enerji, ulaştırma sektörlerinde Afrika ülkelerinin öncelikleri çerçevesinde belirlenen projeler hayata geçirilmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, 2019 yılında üçüncü kez Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’ni İstanbul’da gerçekleştireceklerini kaydederek, zirvede bugüne kadar yapılan işleri ve gelişmeleri gözden geçirip, eksikleri tespit edeceklerini ve geleceğe yönelik yol haritasını belirlemiş olacaklarını bildirdi.
Afrika ülkeleri ile Türkiye arasında bugüne kadar birçok alanda faaliyet gerçekleştirildiğini, Türkiye-Afrika Eğitim Bakanları Konferansı’nın da bunlardan biri olduğunu ifade eden Yıldırım, bu konferansta, Afrika ülkeleri ile Türkiye arasında, özellikle eğitim alanında işbirliğinin geliştirilmesi, eğitim sistemleri hakkında bilgi aktarımı sağlanması, uluslararası bir tehdit haline gelen FETÖ’ye karşı işbirliğinin arttırılarak devam ettirilmesi gibi konuların bütün yönleriyle ele alındığını söyledi.
Türkiye Maarif Vakfı ile eğitim alanında hangi projelerin hayata geçirileceği konusunun da bütün ayrıntılarıyla değerlendirildiğini belirten Yıldırım, bu konferansı önemsediklerini vurgulayarak, ülkelerini temsil eden bakanlar veya üst düzey yöneticilere teşekkür etti.
“Türkiye imkanlarını paylaşmaya devam edecektir”
Türkiye’nin, Afrika ülkeleriyle ortaklığının her geçen gün artarak güçlendiğini ve kurumsal bir yapıya dönüştüğünü ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dostluk bağlarımızın giderek güçlendiği, işbirliğinin sadece siyasi, ekonomik, kültürel alanlarda değil, bütün alanlarda gelliştiğini görmekteyiz. Türkiye kendi tecrübesini, kendi birikimini, sahip olduğu imkan ve kaynakları, Afrika ülkeleriyle karşılıklı fayda temelinde paylaşmaya devam edecektir. 2003 yılı itibarıyla Afrika kıtasıyla olan ticaretimiz, 3,6 milyar dolar seviyesindeyken, bugüne geldiğimizde bu miktar, 25 milyar dolara çıkmıştır. Bu da Afrika açılım politikamızın, Afrika ile ilişkileri geliştirme kararımızın ne kadar isabetli olduğunu açık şekilde göstermektedir. Bugün dünya üzerinde Afrika’ya doğrudan uçuş yapan en büyük havayolu şirketi Türk Hava Yolları’dır. 32 ülkede, 51 noktaya Türk Hava Yolları düzenli sefer yapmaktadır. Afrika ülkeleriyle gerçekleştirdiğimiz ticaretin, ülkelerimiz arasındaki gerçek potansiyeli tam olarak yansıttığını söyleyemeyiz. Daha fazla gayret etmemiz, daha fazlasını başarmamız gerekiyor.”
Yıldırım, ekonomik işbirliğini daha da güçlendirmek için yeni yollar bulmak gerektiğinin altını çizdi. İsabetli adımlar atar ve belirlenen hedefler doğrultusunda çalışmaya devam edilirse çok daha güzel günlerin yaşanacağına değinen Yıldırım, “Afrika kıtası ülkelerinin sosyoekonomik gelişmesine katkıda bulunmak için ülkelerinizin atacağı bütün adımlara, devletimizin kurumları destek olmaya devam edecektir. Başta Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) olmak üzere, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı, çeşitli sivil toplum örgütleri, Afrika’da önemli sosyal sorumluluk projelerine imza atmaktadır.” diye konuştu.
“Afrika’ya katkılar artarak devam edecek”
Halihazırda 20 ofisi bulunan TİKA’nın, bölgede sağlık, eğitim, sosyal hizmetler, su temin faaliyetleri, ziraat, teknik ve mesleki eğitim ile altyapı, enerji, turizm gibi birçok alanda desteğini sürdürdüğünü kaydeden Yıldırım, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin 2004-2014 yılları arasında TİKA marifetiyle Afrika’da gerçekleştirmiş olduğu toplam sosyal sorumluluk projelerinin tutarı, 730 milyon dolardır. 2015 rakamlarına göre TİKA, Afrika’ya 101 milyon dolar, Sahra altı Afrika’ya da 396 milyon dolar proje gerçekleştirmiştir. 2016 yılında Türkiye olarak bütün dünyada 6 milyar dolar insani yardım gerçekleştirilmiş ve bu rakam itibarıyla da dünyanın ikinci büyük cömert ülkesi unvanına sahip olmuştur. Ülkemizce gerçekleştirilen katkılar, önümüzdeki yıllarda da artarak devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti olarak, daha önce yaptığımız gibi, bundan sonra da hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Sizlerin de destekleriyle ortak sorunlarımıza hızlı ve kesin çözüm üretmeyi hedefliyoruz. Bizler beraber hareket ettiğimiz müddetçe, çözemeyecek hiçbir sorunumuz yoktur.”
“26 Afrika ülkesiyle eğitim alanında 40 anlaşma”
Başbakan Yıldırım, eğitimin Afrika ülkelerindeki sosyoekonomik kalkınma, refah ve huzun sağlanması için öneminin büyük olduğuna işaret etti.
Kıta ülkeleriyle işbirliğinin en önemli başlıklarından birinin eğitim ve kültür alanında gerçekleştiğinin altını çizen Yıldırım, eğitim ve kültür alanındaki işbirliğinin, halkları birbirine daha da yakınlaştırdığını ifade etti.
Türkiye’deki yararlı uygulamaları Afrikalı dostlarla paylaşmaktan memnuniyet duyduklarını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
“26 Afrika ülkesi ile imzaladığımız eğitim alanında 40 anlaşma mevcuttur. Halen 20 ülke ile işbirliği anlaşmamız müzakereleri de devam ediyor. 9 ülke ile müzakere sürecini başlatmak için anlaşma taslakları hazırlanmış ve dış misyonumuz aracılığıyla gönderilmiştir. Toplamda işbirliği içinde olduğumuz 34 Afrika ülkesi mevcuttur. Yürürlükteki işbirliği anlaşmalarının her iki tarafa getirdiği sorumluluklardan üzerimize düşen kısmını gerçekleştirmek için titiz bir çalışma yürütüyoruz. Bu anlaşmaların en önemli başlıkları arasında, karşılıklı olarak sağlanacak burslar, öğrenci değişim programları yer almaktadır.”
Yıldırım, Afrikalı öğrencilere burs temin ettiklerini, Türkiye’de uluslararası imam hatip liseleri başta olmak üzere, lisan, lisans, lisans üstü ve doktora seviyesinde eğitim fırsatları sağladıklarını bildirdi.
Halihazırda Afrika kıtasından 3 bin 891 öğrencinin bu burs programı kapsamında eğitim aldığını ifade eden Yıldırım, “Bugün itibarıyla Afrika kıtasından gelen 14 bin 274 öğrenci ve 150 öğretim elemanı bulunmaktadır. Burs faaliyetlerinden Afrikalı öğrencilerin daha fazla sayıda faydalamaları için her türlü imkanı sağlamaya hazırız. Bu konuda birçok kurumumuz birbiriyle koordinasyon içinde çalışıyor. Afrika kıtasından gelen öğrencilerin, ülkemizdeki üniversitelerden daha fazla istifade etmesi için çaba gösteriyor.” şeklinde konuştu.
Yıldırım, son 3 yılda Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından açılan veya elden geçirilen, tamir edilen, eğitim ekipmanları karşılanan okul sayısının 200’ün üzerinde olduğunu, 9 okulun tamamen yeniden yapıldığını, 49 okulun da tadil edilerek yenilendiğini söyledi.
Yunus Emre Enstitüsü ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın çalışmalarının da hızlı bir şekilde devam ettiğini dile getiren Yıldırım, burslu öğrenci sayısının da arttığını kaydetti.
Kurumların çalışmalarını daha rahat sürdürebilmesi için o ülkelerden destek beklediklerini ifade eden Yıldırım, Afrika’da 8 ülkede 10 Yunus Emre Enstitüsü’nün olduğunu, Türkoloji Projesi ve İşbirliği Protokolleri kapsamında 8 ülkede 13 üniversiteyle protokol yapıldığını, toplamda da 10 ülkede 23 irtibat noktasının bulunduğunu anlattı.
Yıldırım, katılımcı ülkelerin desteğiyle bu konferanstan sonra Yunus Emre Enstitüsü’nün Afrika’da örnek teşkil edecek yeni işlere ve faaliyetlere imza atacağını kaydetti.
Yurt dışında eğitim alanında yapılacak faaliyetere rehberlik etmesi amacıyla Türkiye Maarif Vakfı’nın kurulduğunu anımsatan Yıldırım, bu vakfın yurt dışında açılması planlanan okullarla ilgili koordinasyonu yürüttüğünü söyledi.
“FETÖ ile mücadele devam ediyor”
Yıldırım, vakfın bu koordinasyonun yanında çok önemli bir görevi daha olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Hepinizin şahit olduğu veya geçmişte bildiği gibi ülkemiz 15 Temmuz 2016’da, bundan bir yıl önce, bir alçak darbe girişimine maruz kaldı. O gece vatandaşlarımızın hakkına, hukuna, milli iradeye, demokrasiye karşı yapılan bu saldırıya, milletimiz sahip çıktı ve vatana ihanet eden bu terör örgütü mensuplarına gereken cevabı verdi. 250 şehit verdik, 2 bin 193 yaralımız oldu, gazimiz oldu. Bu ihanetin sorumluları olan FETÖ ile mücadele, hem yurt içinde hem de yurt dışında hiç kesintiye uğramaksızın devam ediyor. Bu bağlamda yurt içinde bu örgütle iltisaklı bütün kurumlar, okullar ve her türlü STK’lar kapatıldı. Yurt dışında da özellikle Afrika’daki dost ve kardeş ülkelerden Türkiye’nin bu terör örgütü ile mücadelesine verdiğiniz destekten dolayı teşekkür ediyorum. Ama henüz iş bitmemiştir. Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki bu örgüt sadece Türkiye’ye zarar vermedi, günün birinde imkan ve şartlar oluştuğunda sizin ülkenize de zarar vereceğinden zerre kadar şüphemiz yoktur. Bu bakımdan bu örgütle bağlantılı yapıların dikkatle izlenmesi, bunların teröre sağladığı finansal kaynağın önlenmesi çok ama çok önemlidir.”
“Afrika ülkeleriye dış politika da birçok konuda birlikte hareket ediliyor”
Başbakan Yıldırım, Türkiye Maarif Vakfı’nın 15 Temmuz’un hemen ardından Afrika kıtası başta olmak üzere yurt dışındaki ülkelerde bu örgütün açtığı okulları devralma konusunda harekete geçtiğini belirterek, “Bazı Afrika ülkelerinde bu devir işlemi tamamlanmış, öğrencilerin ve velilerin mağdur olmaması için yeni okullar süratle açılmıştır. Vakfın yurt dışında örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla 30’u Afrika kıtasında olmak üzere toplam 60 ülkeyle resmi temaslar gerçekleşmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda 30 ülkeye görevli atanmış ve çalışmalar başlamıştır. İlk yılda Afrika’da 5 ülkede Somali, Gine, Nijer, Sudan ve Kongo Cumhuriyeti’nde FETÖ bağlantılı toplam 32 okul devralınmış ve bu ülkelerde Türkiye Maarif Vakfı standartlarında eğitim ve öğretim faaliyetleri başlamıştır.” diye konuştu.
Bu ay içerisinde Mali ve Moritanya’da da eğitim ve öğretim faaliyetyerinin başladığını dile getiren Yıldırım, Burkina Faso, Çad ve Senegal’de de protokol yapıldığını, ay sonuna kadar faaliyetin başlayacağını anlattı.
Yıldırım, yürütülen görüşmeler sonucunda 100’ü Afrika’da olmak üzere dünyanın değişik ülkelerinde FETÖ ile iltisaklı yaklaşık 200 okulun faaliyetlerine sınırlama getirildiğini, ya kapatıldığını ya bu vakfa devredildiğini ya da devletin kontrolüne geçtiğini kaydetti.
Başbakan Yıldırım, Afrika ülkeleriye dış politika da birçok konuda birlikte hareket edildiğini, bunun aradaki bağları daha da güçlendireceğine inandıklarını ifade ederek, bu bağın kalıcı hale getireceğine inandıkları bir hususu da paylaşmak istediğini söyledi.
UNESCO ideallerine güçlü bir şekilde inanan Türkiye’nin, örgütün onayladığı önemli rolün daha da güçlenmesini amaçladığını belirterek, “2017-2021 dönemi Yürütme Kurulu adaylığına Türkiye talip olmuştur. UNESCO’da Afrika adına da faaliyetler sürdürmek için 8 Kasım 2017 yapılacak seçimlere Yürütme Kurulu adaylığımıza siz değerli ülkelerden destek talep ediyoruz.” dedi.
“Türk halkı Somali halkıyla dayanışma içerisinde”
Başbakan Yıldırım, dost ve kardeş ülke Somali’de 14 Ekim’de çok alçakça bir terör saldırısı olduğunu, bu menfur saldırıda ne yazık ki yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Saldırı haberinin hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Somali ile temasa geçildiğini dile getiren Yıldırım, “Sağlık Bakanımız Somali’ye intikal etmiştir. Yaralıların terdavisi için gerekli tıbbi cihaz, doktor, her türlü sağlık yardımı intikal ettirilmiştir. Ayrıca ağır durumda olan yaralılardan 35 kadarı da Türkiye’ye zamanlı bir şekilde getirilmiştir. Türk halkının Somali halkıyla dayanışma içerisinde olduğunu burada birkez daha ifade etmek isterim.” diye konuştu.
Yıldırım, geçen yıllarda Somali’de yaşanan ızdıraplı dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile Somali’ye giderek, bütün dünyaya Somali’nin dikkatini çektiğini belirterek, Türkiye’nin Somali’de hem terörün sonlandırılması, hem güvenlik altyapısının güçlendirilmesi, hem de diğer ihtiyaçların karşılanması için önemli sayılabilecek yatırımları ve hizmetleri gerçekleştirdiğini anlattı.
Başbakan Yıldırım, bundan sonra da aynı duyarlılık içerisinde nerede bir mazlum, nerede bir ihtiyaç sahibi varsa Türkiye’nin orada var olmaya devam edeceğini kaydetti.
Konferansın neticelerinin gelecek günlerde daha iyi görüleceğini belirten Yıldırım, katılan ülkelerin Türkiye’nin her zaman ikinci evleri olduğunu hatırlamalarını istedi.
Katılımcıların, ülkelerinin Başbakanlarına selamlarını ileten Yıldırım, Türk halkının dostluk ve kardeşlik duygularını halklarına, milletlerine özellikle duyurmalarını talep etti.
Başbakan Yıldırım, konuşmasının ardından katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi.