Türkiye

Kurucusu Olduğum AK Parti’ye, Sevdama Bugün Yeniden Dönüyorum

16 Nisan halk oylaması ile kabul edilen Anayasa değişikliği sonrası Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AK Parti) tekrar üye olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada “27 Ağustos 2014 tarihinde, milletimiz tarafından Cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem sebebiyle, Anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım; kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum. Tam 979 gün sonra bu hasret, hamdolsun sona eriyor. Bugün burada bir kez daha ‘selamünaleyküm’ diyerek heyetinizin içine tekrar dâhil oluyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan’daki halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa değişikliğiyle ‘Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir’ kuralının kaldırılmasının ardından, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AK Parti) tekrar üye oldu.

AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen törene, eşi Emine Erdoğan ile birlikte giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkez girişinde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım ve parti genel başkan yardımcıları tarafından karşılandı. Partililerin ve vatandaşların da yoğun katılımıyla gerçekleşen karşılamanın ardından törenin yapılacağı salona geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, üyelik formunu imzalayarak AK Parti’ye üye oldu. Tüm bakanların da hazır bulunduğu törende, Başbakan Yıldırım’ın üyelik beyannamesini takdiminin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

“979 GÜN SONRA BU HASRET SONA ERİYOR”

“27 Ağustos 2014 tarihinde, milletimiz tarafından Cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem sebebiyle, Anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum” sözleriyle konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 979 gün sonra bu hasreti sona erdiğini söyledi ve “Bugün burada, bir kez daha ‘selamünaleyküm’ diyerek, heyetinizin içine tekrar dâhil oluyorum” dedi.

16 Nisan Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlarının parti üyeliği yasağının kaldırılması imkânını değerlendirerek, partisine tekrar üye olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan ayrılığın sadece resmî bir ayrılık, aradaki mesafenin mevzuat gereği olan bir mesafe olduğunu ifade etti. Gönüllerin hep birlikte olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyoruz ki, gönüllere sınır çizmek, gönüllere duvar örmek mümkün değildir. Biz hep, ‘Bu hududu kimler çizmiş gönlüme, dar geliyor gardaşım’ dedik ve işte bugünlere geldik” şeklinde konuştu.

“BU KUTLU YÜRÜYÜŞÜ, DAHA GÜÇLÜ VE KARARLI BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Olağanüstü kongremizde veda ederken, ‘AK Parti, 13 yıllık bir siyasi parti olsa da, aslında, asırlar öncesinden başlamış kutlu bir yürüyüşün, kutlu bir davanın mirasını omuzlarında taşıyan bir partidir’ demiştim. Bize asırlar gibi gelse de, tarihî süreklilik içinde denizde damla misali olan 979 günlük ayrılığımızın sona eriyor olması, beni asıl bu bakımdan heyecanlandırıyor. Milletimiz adına öncülüğünü, hizmetkârlığını üstlendiğimiz bu kutlu yürüyüşü, inşallah önümüzdeki dönemde hep birlikte, daha güçlü, çok daha kararlı bir şekilde sürdüreceğiz, buna inancım tamdır” diye konuştu.

Yola milletle birlikte çıktıklarını, bugüne kadar yaptıklarını milletle birlikte yaptıklarını, sorunların üstesinden yine milletin duası ve desteği sayesinde geldiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Biz milletimiz için çalıştıkça, gayret ettikçe, ter döktükçe, milletimiz bize daha çok sahip çıktı. Yeri geldi, biz milletimiz için gövdemizi siper ettik, yeri geldi milletimiz bizim için gövdesini siper etti. 15 Temmuz, bunun çok açık net bir ispatıydı. Türkiye’ye saldıran herkesin bizi hedef almasının sebebi budur.”

“HER ALANDA ELİMİZDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA ÇALIŞTIK”

“Bazıları sanıyor ki, mesele şahsımızdır, mesele hükûmetimizdir, mesele partimizdir. Hâlbuki mesele milletimizdir, mesele ülkemizdir, mesele devletimizin ta kendisidir. Mesele bağımsızlığımızdır, hedeflerimizdir, iddialarımızdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Biz de, milletimiz de, bu gerçeği çok iyi biliyoruz. Bu anlayışla, gecemizi gündüzümüze katarak, ekonomiden altyapıya, güvenlikten adalete kadar her alanda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık, çalışıyoruz ve çalışacağız. İnşallah bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanlığına aday olduğunda, ‘Bu bir veda değil, bu yeni bir başlangıçtır’ dediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’yi kurdukları 2001 Ağustos ayından, Cumhurbaşkanlığı görevine seçildiği 2014 yılı Ağustos ayına kadar yaşananların, tarihî bir değişimin, dönüşümün ifadesi olduğunu söyledi.

“HİZMETLERİMİZDE ASLA AYRIMCILIK YAPMADIK VE YAPMAYACAĞIZ”

Türkiye’ye kazandırdıkları hizmetlerin en yakın şahidinin milletin bizatihi kendisi olduğunu dile getirerek, AK Parti’nin en büyük gücünün, milletin değerlerine sahip çıkmasının yanında insanların hayat kalitesini artırma konusundaki başarısı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha da önemlisi, bu hizmetlerden, ülkemizin en ücra köşesinde mütevazı kulübesinde yaşayanından, en büyük şehrinin en yüksek binasında ikamet edene kadar her bir vatandaşımızın yararlanıyor olmasıdır. Elbette bizim bir değerler dünyamız var ve bu uğurda her türlü mücadeleyi yürüttük, yürütürüz” şeklinde konuştu.

“80 MİLYONUN TAMAMI BİRİNCİ SINIF VATANDAŞTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama hizmetlerimizde asla ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz ve yapmayacağız. Sözümün muhatabı bize kulak verenlerdir ama icraatlarımız herkes içindir. Bu ülkede kesinlikle kim ne derse desin, ikinci sınıf vatandaş yoktur, 80 milyonun tamamı birinci sınıf vatandaştır. Teröre, ihanete, bozgunculuğa sapmayan her insanımızın başımızın üzerinde yeri vardır. Biz bu samimiyetle ve gayretle çalıştığımızda milletimizden gereken karşılığı göreceğimize inanıyorum. Onun için ben değerli kardeşlerime yükümüzün daha da ağır olduğunu hatırlatmak istiyorum. AK Parti’nin başarısını anlamak istemeyenler, hep başka yerlere bakıyor. Hâlbuki milletimizle aramızda var olan rabıtaya, muhabbete, sevgiye, hürmete baksalar, geçtiğimiz 15 yılın sırrını da çözecekler ama işlerine gelmiyor, oraya bakmıyorlar. Ülkemizin sosyal bilimler literatürüne ‘AK Parti tarzı siyaset’ diye bir kavramı kazandırdığımıza inanıyorum. İnanmasalar da gerçek bu. Böyle bir tarz siyaset artık var mı? Literatüre girdi mi? Girdi. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu konu enine boyuna konuşulacak, tartışılacak ve gelecek nesillere ışık tutacak bir kavramsal çerçeveye de oturtulacaktır.”

“GELMEM DİYEN KİM VARSA, SONUNDA BİR GÜN BEŞTEPE’NİN YOLUNU ÖĞRENDİ”

Partisi ile hukuken ayrı kaldığı 2,5 yılı aşkın dönemde Türkiye’nin, ülke ve millet açısından hayati sonuçları olan çok önemli hadiseler yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğrudan milletin oyuyla göreve gelen Cumhurbaşkanını kabullenmek istemeyenlerin, her zamanki gibi, kendilerini komik duruma düşürecek işlere kalkıştıklarını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları ekledi: “Davetlerimize iştirak etmemekten, Meclis’te ayağa kalkmamaya kadar, akıllarına gelen her türlü direnişi sergilediler. Bilhassa, Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne taşınmamızın ardından, bu bina üzerinden şahsımızı ve dolaylı olarak partimizi yıpratmaya yönelik, akla hayale gelmeyecek ahlaksızlıklar sergilendi. Ülkemize iftihar verici bir eser kazandırmanın sevincini bu tür iftiralarla gölgelemeye çalışanları, her zaman olduğu gibi, milletimize havale ettik. Nitekim milletimizin Cumhurbaşkanlığı Külliyesine, kendi evine sahip çıkması karşısında, bu tavırları sergileyenler de kendilerine çeki düzen vermek zorunda kaldılar. ‘Gelmem’ diyen kim varsa, sonunda bir gün Beştepe’nin yolunu öğrendi.”

Bu süreçte, Suriye ve Irak’ta giderek kötüleşen durumun, Türkiye’yi hem sınırlarımız boyunca, hem de büyükşehirlerde ciddi bir terör tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını da hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’deki gelişmeleri bahane ederek, Kürt kardeşlerimizi sokağa çağıran bir siyasi partinin ihanet derecesindeki sorumsuzluğu, çok sayıda kardeşimizin canına mal oldu. Yasin Börü ve arkadaşlarının da aralarında bulunduğu 50’nin üzerinde vatandaşımız, bölücü örgütün taraftarları tarafından sokaklarda alçakça katledildi. Bunu görmemezlikten gelemeyiz. Şüphesiz ki milletimiz onlara bedelini ödetti ve ödetecektir” değerlendirmesinde bulundu.

7 HAZİRAN SEÇİMLERİ VE SONRASINDAKİ SÜREÇTE YAŞANANLAR

Bir yanda ana muhalefetin iftiraları, diğer yandan terör örgütlerinin giderek hızlanan sinsi eylemlerinin gölgesinde 7 Haziran seçime gidildiğini ve seçim sonucunda Türkiye’nin, 2002 yılından beri ilk defa, istikrar ve güven ortamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti’nin tek başına hükûmet kuracak çoğunluk elde edememesi, muhalefet partilerinin de aralarında çoğunluğu sağlayacak bir birlik oluşturamamaları, ülkemizi yıkıcı bir krizin eşiğine getirdi. Milletimizden aldığımız güçle, Anayasa’nın verdiğini yetkileri kullanarak, ülkemizi bu siyasi krizden sağ-salim çıkartıp, 1 Kasım seçimlerine ulaştırdık” sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu iki seçim arasında yaşadığımız bir diğer önemli sorun da, bir süredir sinsi şekilde yürütülen terör eylemlerinin, aleniyet kazanarak artmasıdır. Ceylanpınar’da iki polisimizin evlerinde uyurken terör örgütü tarafından şehit edilmeleri, bizim için bardağı taşıran son damla olmuştur. Devlet, tüm gücü ve imkânlarıyla terör örgütünün üzerine gitmeye başlamıştır. Çukur eylemleri dediğimiz hadiseler de bu dönemde ortaya çıkmıştır.”

“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜ AÇTIĞI ÇUKURLARA GÖMDÜK”

Türkiye’nin bir yandan siyasi istikrarsızlığın, diğer yandan da terör eylemlerinin ve sınırlarında yaşanan tacizlerin kıskacında zorlu bir imtihan yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun, bu imtihanların hepsinden de yüz akıyla çıktık. Seçimlerin yenilenmesi sürecini başarıyla yürüterek, siyasi istikrarı tekrar tesis ettik. Türkiye, yıllardır demokrasiyi ve ekonomiyi güçlendirmek için çalışan AK Parti iktidarlarının istikrar ve güven iklimine yeniden kavuştu. Askerimizle, polisimizle, korucularımızla verdiğimiz mücadeleyle bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara biiznillah gömdük. Suriye’den sınırlarımıza yönelen tehditleri tamamen ortadan kaldırmak için de kapsamlı bir operasyonun hazırlıklarında son aşamaya geldik. FETÖ’nün kamudan, iş dünyasından ve sivil toplum faaliyetlerinden tasfiyesi konusunda ciddi ilerlemeler kaydettik. İşte tam bu aşamada, Türkiye, tarihinin en büyük ihanet teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı.”

“15 TEMMUZ GECESİ, MİLLETİMİZİN KAHRAMANLIK HİKÂYESİYLE NİHAYETE ERDİ”

15 Temmuz darbe girişiminin, Türkiye’ye ve Türk Milletine karşı yapılmış en büyük saldırılardan biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, asker elbisesi giymiş FETÖ mensubu teröristlerin, devletin namuslarına emanet ettiği silahları millete çevirerek, ülkeyi işgale kalkıştıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O gece, nasıl büyük bir ihanetle başladıysa, ertesi gün de o derece büyük bir kahramanlık hikâyesiyle nihayete ermiştir. Milletimizin canı pahasına verdiği bir mücadeleyle başarısızlığa uğrattığımız bu darbe girişimi, hepimiz için, başka hiçbir şekilde elde edemeyeceğimiz dersler içermektedir” diye konuştu.

FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelenin kararlı ve süratli bir şeklide yürütülmemesi halinde Türkiye’nin başına neler gelebileceğinin 15 Temmuz’da görüldüğüne ve takiyenin bu kadar başarılı yapıldığı bir başka örgütün bulunmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar kendilerini gayet iyi gizliyorlar. Ve bizim burada artık kalkıp da acaba şu ne dedi, bu ne dedi, buna bakamayız. Ülkede bir yargı vardır, hukuk sistemi vardır ve yargı çalışmaktadır, hukuk çalışmaktadır, gereği neyse bu yapılacaktır. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum, önünüze gelip gözyaşı dökenler de olabilir. Ben şuna inanıyorum: Acırsak acınacak hale gelebiliriz, bu gerçeği de görmemiz lazım” dedi.

ABD’de FETÖ’nün yönetimindeki okullarda 75 bine yakın öğrencinin eğitim aldığını ve bu okullardan örgütün 700-750 milyon dolarlık bir gelir elde ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kaynak nereden geliyor? Bu kaynak Amerika’daki devlet ödemeyi bizzat yapıyor. Bu öyle rastgele herkese böyle bir para, böyle bir ödeme yapılabilir mi? Yapılmaz. Bütün bu soru işaretlerinin cevabını bulmamız gerekiyor. Aynı şekilde Avrupa’da, Almanya’daki gelişmelere bakıyoruz, felaket. Orada her türlü destek onlara veriliyor, bir de PKK’ya veriliyor. Peki, bunlar niye veriliyor? Güçlenen Türkiye’nin önünü kesmek için veriliyor” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE, AB’NİN KAPIKULU DEĞİL”

Konuşmasında Türkiye AB ilişkilerine de değinerek, ‘Biz bundan sonra ne yapacağız’ diyen AB yetkililerine cevaben “Bundan sonra yapacağınız bir şey var, nedir o? Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok, bu açarsanız ne ala, açmadığınız takdirde güle güle” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin AB’nin kapıkulu olmadığını, üyelik sürecinde bugüne kadar ne söylendiyse, ne dendiyse bunların hepsini yerine getirdiğini söyledi.

Belçika’da yapılacak NATO Liderler Zirvesinde kendisine görüşme talebini ileten kimi AB yetkililerinin Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 5 madde sıraladığını ve bunların arasında olağan üstü halin (OHAL) kaldırılması olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “O 5 maddeye bakıyorum, ‘ilk adımı Türkiye’yi atması gerekir.’ Ee, ‘OHAL’in kalkması gerekir’, şu olması lazım, bu olması lazım. Geçin bunları geçin, siz ne yapacaksınız onu söyleyin. Sen önce git Fransa’daki OHAL’i kaldır. Onu kaldırmayacaksın, bizdeki OHAL’i kaldıracaksın. Biz bu terörle mücadeleyi neyle vereceğiz? Orada 10 tane, 15 tane terörist öldürüldü Fransa’da, bundan dolayı OHAL ilan ettiler. Bizde devleti yıkmaya yönelik bir darbe teşebbüsü var, 249 şehidimiz var, 2193 gazimiz var, biz OHAL ilan edemeyeceğiz, beyefendilerden izin alacağız; böyle bir şey olabilir mi? Onun için de tabi onlara söyleyeceğimiz tek şey; önce bu fasılları halledeceksiniz, verdiğiniz sözleri tutacaksınız, ondan sonra masaya oturur konuşuruz. Aaksi takdirde sizinle görüşecek bir şeyimiz kalmadı.”

FIRAT KALKANI HAREKÂTI

Suriye’de terör örgütlerine karşı gerçekleştirilen Fırat Kalkanı Harekatı başarılarla dolu bir süreç olduğunu kaydederek, sırada Münbiç ve Rakka’nın olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı görüşmede bu konuları ele alacaklarını açıkladı ve “Temenni ederim ki, oradan hayırlı bir neticeyle döneriz, 16’sında da Amerika seyahatimiz var, orada da yine bütün bu konuları enine-boyuna görüşecek ve bunları bir bütün içerisinde ele alır da buralardan inşallah yeni bir süreci başlatabilirsek, öyle temenni ediyorum ki inşallah Suriye’de, hatta Irak’ta yeni bir dönemin adımları atılmış olur” sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ, PKK, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin bütün ortak amaçlarının Türkiye’yi bölmek, milleti parçalamak ve devleti çökertmek olduğunu dile getirerek, buna karşı ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ vurgusunda bulunduklarını, milletin de bu değerleri canı pahasına savunmasının boşuna olmadığını söyledi. Darbe girişiminin hemen ardından ‘başaramayacaksınız’ dediğinde, milletin gözyaşlarıyla kendisine eşlik etmesinin, bu irfanının sonucu olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz gecesi sokakları, meydanları dolduran milyonlarca insan, bayrağının indirilemeyeceğini, ezanın susturulamayacağını, ülkesinin işgal edilemeyeceğini söylerken, bu uğurda hayatını ortaya koyarken, aynı zamanda bizim üzerimizdeki sorumluluğu da katbekat artırmıştır, onun için yükümüz ağırdır” şeklinde konuştu.

“DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE HER İKİSİ DE HALK TARAFINDAN SEÇİLEN İKİ YÖNETİCİ YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında 16 Nisan halk oylamasına da yer vererek, yönetim sistemi tartışmasının 200 yıllık, daha güncel gelişmeler açısından da 10 yıllık bir geçmişinin olduğuna dikkat çekti ve sözlerinin devamında şöyle konuştu: “2007 yılında sistem bir kez daha tıkandığında artık bu işin böyle gitmeyeceği ortaya çıkmıştır. Anayasaya, teamüllere, açık hükümlere rağmen dayatılan 367 garabeti amaçlananın tam tersi bir sürecin başlamasına vesile olmuştur. O yıl Türkiye sadece Meclisini yenilemekle kalmamı, cumhurbaşkanının seçim yöntemini de değiştirmiştir. Bu kararın verdiği gün Türkiye’de yönetim sisteminin fiilen değiştiği gündür aslında, 16 Nisan’da bu karar ete-kemiğe büründürülmüş, Anayasaya derç edilmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde her ikisi de halk tarafından seçilen, her ikisi de yürütme yetkileriyle donatılmış 2 yönetici yoktur, olamaz. Ülkemizde cumhurbaşkanları darbe yönetimleri tarafından vesayetin bekçisi olarak tasavvur edilerek sembolik olmanın çok ötesinde yetkilerle teçhiz edilmişti. İşte bu çarpıklık yönetim sisteminin kökten değişimiyle cumhurbaşkanını bambaşka bir konuma getirmiştir. Halkoylaması kampanyası boyunca, dilimizin döndüğünce bu sistemin ne olduğunu, ülkemize hangi faydaları sağlayacağını milletimize anlatmaya çalıştık.”

16 Nisan’da demokratik haklarını kullanan 50 milyon vatandaşa teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘evet’ diyerek bu tarihi dönüşüme katkı veren 25 milyon 200 bine yakın vatandaşa ise hassaten şükranlarını sunduğunu ifade etti ve “Şunu da tabi burada açık ve net söyleyeyim: yüzde 51,4 bir AK Parti oyu değildir. Ama şunu da söyleyeyim: Yüzde 48,6 da bir CHP oyu değildir, onun için kimse kimseyi aldatmasın. Önümüzde yerel seçimler var, önümüzde inşallah 2019’un Kasım’ında Parlamento ve başkanlık seçimi var, orada her şey daha net ortaya çıkacaktır” görüşlerine yer verdi.

Ana muhalefet partisinin halkoylaması sonucuna ilişkin itirazlarına da değinerek, ilgili siyasi partiye, “Tabii yenilen pehlivan yenilgiye doymuyor, onun için sabırlı ol, bak önümüzde 2019’da seçimler var, o seçime iyi hazırlan, milletin gönlüne gir ve millet de gönlünde size bir yer ayırsın.” şeklinde seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bunu yapmıyorlar. Hala Türkiye’yi bakıyorsunuz ne kadar Türkiye düşmanı varsa, teröristler varsa, onların kapılarına gidiyor ve teröristlerle beraber kampanya sürdürecek kadar ne yazık ki seviye kaybına uğruyorlar” diye ekledi.

“HİÇBİR TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI MÜSAMAHA GÖSTERME HAKKIMIZ YOK”

Partililere, “Eğer yaşadıklarımızdan ders çıkartmaksak, yarın benzer sıkıntılara yeniden duçar olmamız kaçınılmazdır. Şayet milletimizin bize verdiği desteğin devam etmesini istiyorsak, böyle bir hataya düşmemeliyiz” diye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun için bizim hiçbir terör örgütüne karşı müsamaha gösterme hakkımız yoktur. Bizim bu ülkenin tek bir kuruşunu dahi çarçur etme hakkımız yoktur. Bizim milletimizin huzuru, refahı, geleceği için yapılması gereken hiçbir çalışmayı öteleme, savsaklama hakkımız yoktur. Şunu söylüyorum, tabi bugün burada belediye başkanlarımız filan yok, bakanlarımız var, ama onlar da inanıyorum ki televizyonlardan izliyorlar, bizim hizmetimizde şuna dikkat etmemiz gerekir: Hizmet gereklidir, ama hizmet yeterli değildir, aslolan yeterli olanı yapmaktır. Yeterli olan nedir? Yeterli olan, halkımızın gönlüne girmektir, halkımızın gönlüne kazanmaktır. Bizim rehavete kapılma, hele hele milletimizin rotasından çıkma hakkımız asla yoktur.”

Sözlerine “Aksi takdirde şehitlerimize mahcup oluruz, gazilerimize mahcup oluruz, evlatlarımıza mahcup oluruz. Değerli kardeşlerim, bu fakir mahcup olmak istemiyor, sizlerin de mahcup olmak istemediğinize inanıyorum” diyerek devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyleyse çalışacağız, daha çok çalışacağız, daha samimi çalışacağız, daha verimli çalışacağız, daha çok insana ulaşacağız, bizi duymamış olana kendimizi duyuracağız, bizi tanımamış olana kendimizi tanıtacağız. Toplumun hiçbir kesimini tabi ki ihmal etmeyeceğiz, özellikle gençlere ve kadınlara özel önem vereceğiz. Onun için kadın kollarımızın görevi çok çok ağır, çok çok önemli, aynı şekilde gençler… Bunun için kendimizi sürekli yenileceğiz. Gençlere ulaşmak için hangi yenilikleri yapmamız gerekiyorsa yapacağız. Kadınların gönlünü fetih etmek için ne yapılması gerekiyorsa yapacağız” dedi.

“BİZİM MUHABBETİMİZ RÜZGÂRA GÖRE YÖN DEĞİŞTİRMEZ”

Partililere hitaben, “Bizim sizlerle olan yol arkadaşlığımız, gönüldaşlığımız öyle pamuk ipliğine bağlı değildir. Bizim muhabbetimiz rüzgâra göre yön değiştirmez” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bizim kardeşliğimiz ahiret kardeşliğidir, buna böyle bakacağız. Bizim dava arkadaşlığımız ervah-ı ezelden levh-i kalemde yazılmıştır, buna böyle bakacağız” diye ekledi.

Dava adamlığının kolay olmadığını vurgulayarak, “Kimse bizi buna zorlamadı. Her birimiz kendi irademizle, kendi tercihimizle bu meşakkatli yola revan olduk” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sonunda rütbe, mevki-makam, mal ummadan, hiçbir şey hesap etmeden çıktığımız yol bizi işte buralara getirdi. Er kişi niyetine musallada ve oradan mezara; yolculuk bu. Elbette bu ağır yükü çekemeyenler de oldu, olacaktır. Onları ademe mahkûm ediyor, değerlendirmesini milletimize bırakıyoruz. Şu da bir gerçek ki; bugüne kadar bu davaya, bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görmedik” ifadelerini kullandı.

Bundan sonraki çalışmalarında safları daha da sıkılaştırarak yola devam edeceklerini, 21 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olağanüstü kongreden AK Parti’nin güçlenerek çıkacağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Olağan Kongre sürecini fırsat bilerek bu güçlenmeyi aşağıdan yukarıya doğru ve kararlı bir şekilde sürdürmeliyiz. Kaybedecek zamanımız yok. Yolumuz uzun, vazifemiz ağırdır. Önce mahalli seçimlerin, ardından Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapılacağı 2019 yılına kadar geçecek süreyi çok iyi değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin. Hakk’a ve halka hizmet yolunda Mevlam bize güç versin, kuvvet versin. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, aileme yeniden katılıyor olmanın, bu çatı altında yeniden sizlerle bir araya gelmenin sevinci, heyecanı, mutluluğu içinde hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Muhabbetiniz, coşkunuz, ahde vefanız için her birinize gönülden teşekkür ediyorum.”

Avatar

türk patron

GENÇ GAZETECİLER | TÜRKİYE

Millet eğilmez Türkiye yenilmez

Setmarine yachts

Takvim

Mayıs 2017
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031  
seers cmp badge