Başbakan Binali Yıldırım, “Türkiye eğer yaşadığı onca sıkıntıyı, badireyi, en ağır ekonomik krizleri bütünlük içinde aşabildiyse inanın ki burada sizin sağlam duruşunuzun çok büyük katkısı vardır.” dedi.
Yıldırım, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ile Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) heyetini, Çankaya Köşkü’nde kabul etti.
Burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin her yöresindeki esnaf ve sanatkarların 2017 yılını tebrik eden Yıldırım, “İnşallah bu yıl, ülkemiz, milletimiz ve esnafımız için güzel bir yıl olur, acıların sona erdiği, güzelliklerin daha da arttığı bir yılı beraber idrak ederiz.” diye konuştu.
Yılbaşının henüz ilk saatlerinde terörün kanlı yüzünü bir kez daha gösterdiğini, savunmasız ve sivil insanların katledildiğini belirten Yıldırım, “Terör şu mesajı vermeye çalışıyor, ‘Biz sizi rahatsız edeceğiz. Biz, Türkiye’nin istikrarına karşı aldığımız emirler doğrultusunda kurşun atacağız, istikrarı yok etmek için her türlü alçaklığı yapacağız.’ Biz de diyoruz ki, ‘bu millet büyük millet, bu ülke büyük ülke.’ Biz bin yıldır bu topraklardayız, farklılıklarımızı zenginlik olarak gördük, birlikte yaşadık. Hiçbir şekilde bizi birbirimize düşürmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Bunu, tarihimize bakanlar görebilirler. Uzağa gitmeye lüzum yok, bunu 15 Temmuz’a bakanlar çok iyi görebilirler.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz’un, Türkiye’de, istiklal mücadelesinin, ikinci kurtuluş mücadelesinin başarıyla zaferle sonuçlandığı bir gün olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Bu vesileyle bütün şehitlerimizi rahmetle şükranla anıyoruz. Mekanları cennet olsun, gazilerimize hayırlı, uzun ömürler diliyoruz. Ayrıca terör olaylarında hayatını kaybeden tüm sivilleri rahmetle anıyoruz, yaralılara acil şifa diliyoruz.” dedi.
ESNAFIMIZ, EKONOMİMİZİN, TİCARİ HAYATIMIZIN BELKEMİĞİDİR
“Bizim esnafımız benzeri görülmemiş köklü bir tarihe, zengin bir kültüre, sağlam bir geleneğe sahip.” diyen Yıldırım, esnafın, ekonomi ve ticari hayatın belkemiği, ana omurgası olduğunu ifade etti.
Esnafın, sosyal hayatta, siyasette, ülkenin geleceğinde belirleyici olduğuna dikkati çeken Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Esnafın kanaat kültürü, yardımlaşma ve dayanışma ruhu medeniyetimizin en temel dayanağıdır. Sabahleyin dükkanına gelen müşteriye, ‘Ben siftah ettim ama komşum henüz siftah etmedi. Lütfen alışverişinizi gidin oradan da yapın.’ tavsiyesinde bulunan bir gelenekten, bir kültürden, bir inançtan geliyoruz. Bizim esnafımız sabah kepengini açarken besmele çeker, dua eder, akşam da şükürle kapatır ve evine gider. Mütevekkil insandır. Bizim esnafımız hırsı, tamahı, sınırsız kar etme arzusunu yenmiş, iş ahlakından zerre kadar taviz vermeyen esnaftır. Türkiye eğer yaşadığı onca sıkıntıyı, badireyi, en ağır ekonomik krizleri bütünlük içinde aşabildiyse inanın ki burada sizin sağlam duruşunuzun çok büyük katkısı vardır.”
Türkiye’nin 2002’den bu yana gerçekleştirdiği bütün atılımlarda, esnaf ve sanatkarın katkısının önde geldiğini belirten Yıldırım, “Düşünün, Türkiye’de çalışan nüfusun yüzde 70’ini, Türkiye’deki ticari hayatını yüzde 90’ını, ihracatın yüzde 50’sine yakın kısmını üreten ve Türkiye’nin geleceğini inşa eden, sesi fazla çıkmayan ama sessiz ve derinden ülkenin ekonomik hayatını ayakta tutan vefakar, cefakar bir toplulukla karşı karşıyayız. Esnafımızla sanatkarımızla sizlerle her zaman gurur duyduk, gurur duymaya da devam edeceğiz.” diye konuştu.
İNSANIN OLMADIĞI YERDE NE YAPARSANIZ YAPIN KIYMETİ YOK
Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu, Ertuğrul Gazi’nin hocası Şeyh Edebali’nin, “Oğul, insanı yaşat ki devlet yaşasın.” sözlerini hatırlatan Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
“Bundan asırlar önce konmuş bu ilke, o günden bugüne bizim devlet geleneğimiz olmuştur. AK Parti iktidarı olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yola çıkarken ne dedik, ‘İnsanı yücelt ki devlet yücelsin.’ Türkiye’de geçtiğimiz 14 yıllık icraatımızda yaptığımız bütün düzenlemelerde insan var, insanın merkeze alınması var. İnsanın olmadığı yerde ne yaparsanız yapın kıymeti yoktur. Bugün dünyada yaşanan krizlerin ana sebebi, yıllarca insanı üreten bir makina olarak görmekten ve insanın ihmal edilmesinden kaynaklanıyor.
Bugün bölgedeki karışılıkların arkasında insanın görülmemesinden, insanların ihtiyaçlarının yöneticiler tarafından titizlikle görülüp değerlendirilmemesinden, yönetimle yönetilenler arasındaki bağların zayıflayıp yok olmasından kaynaklanıyor. Eğer yöneticilerinize inanamazsanız, eğer yöneticilerinize güvenemezseniz, o ülkede yaşayan insanları mutlu edemezsiniz. Üstüne üstlük de o ülkede ne güven ne istikrar ne üretim ne de gelecek umudu olur.”
Yıldırım, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ile Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) heyetini, Çankaya Köşkü’nde kabul etti.
Başbakan Yıldırım, 14 yıldır millete hizmetkarlık yaptıklarını, yolları bölüp hayatları birleştirdiklerini anlattı.
Havayolunu “halkın yolu” yaptıklarını dile getiren Yıldırım, milletin hızlı tren özlemini gerçeğe dönüştürdüklerini, sağlıkta, eğitimde, tarımda, ekonomide, ticarette, hayatın bütün alanlarında büyük adımlar attıklarını bildirdi.
Yıldırım, 2002 öncesi Türkiye’nin, engelli vatandaşlarına fırsat eşitsizliği oluşturan şartları dikkate alarak verdiği desteğin 3 milyardan bugün 45 milyara çıktığını belirterek, bunun sosyal devletin bir göstergesi olduğunu ifade etti.
YANINIZDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Türkiye’yi yönetme sorumluluğunun taşındığı her dakikanın, her anın hakkını verme gayreti içerisinde olduklarına dikkati çeken Yıldırım, “Türkiye esnafının, sanatkarının, sanayicisinin, çiftçisinin, ihracatçısının yolunu daima açık tuttuk, önündeki engelleri kaldırmanın gayreti içine olduk. Her zaman yanınızda olduk, sizlere destek olmaya gayret ettik. Bundan sonra da yanınızda, birlikte olmaya devam edeceğiz. Bu bilinçle hareket ettiğimiz için, ekonominin çarkları döndü, ticaret kendi seyrinde emin bir şekilde ilerledi. 14 yıl boyunca esnaf ve sanatkarımızı doğrudan ilgilendiren bir çok adımlar attık.” dedi.
Esnaf ve sanatkarlar ile ekonomiye yönelik çalışmalara değinen Yıldırım, emekli olup iş yeri açanın yüzde 15 prim ödemesine ilişkin uygulamayı kaldırdıklarını anımsattı.
Başbakan Yıldırım, kredi kullanabilen kooperatif sayısını 402’den 894’e yükselttiklerini, kredi kullanan esnaf ve sanatkar sayısının da 63 binden 430 bine çıktığını aktardı.
“Kadın Kooperatifleri Projesi”ni başlattıklarını, esnaf ve sanatkarları destek sistemini hayata geçirdiklerini dile getiren Yıldırım, 1 milyonun üzerinde esnafa 60 milyar lira kredi kullandırıldığını bildirdi. Bu rakamın eskiden 2 milyarı dahi bulmadığını aktaran Yıldırım, bunun da yarı faizinin devlet tarafından karşılandığını ifade etti.
ŞARTLARI TAŞIYAN HER ESNAFA KREDİ
Yıldırım, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca esnafa 1 yıl ödemesiz 3 yıllık destek verildiğine değinerek, 2016 için 15 bin esnafın bu imkandan yararlanacağını belirtti.
Destek için başvuranların sayısının 250 bine dayandığına işaret eden Yıldırım, “Şartları sağlayan kim olursa olsun bunu vereceğiz. Böyle bir sınırlama olmaz. Şartlara bakacağız, tutturan kim varsa vereceğiz. Yani 15 bin kişinin üzerine bu kaynak çıkacak. Gerekirse başka taraflardan alacağız, buraya aktaracağız ve burada vatandaşlarımızın, esnafımızın mağdur olmaması için gereken neyse yapacağız.” dedi.
Genç girişimci ve kadınlara da destek verdiklerini belirten Yıldırım, sıfır faizli kredi uygulaması kapsamında bugüne kadar 48 bin 355 esnafa 1,5 milyar lira dağıttıklarına dikkati çekti.
Yıldırım, esnaf ve sanatkarın, kamu kurumlarına, meslek kuruluşlarına olan borçlarında ödeme kolaylığı getirdiklerini, emekli olduktan sonra esnaflık yapmaya devam edenlerin aylığından kesilen sosyal güvenlik destek primini kaldırdıklarını, yüzde 50 hazine destekli kredilerden kooperatifler adına yapılan kesintileri de yüzde 9’den yüzde 3’e indirdiklerini vurguladı.
Terör olayları nedeniyle iş yeri veya işletmeleri zarar gören esnaf ve sanatkarların banka borçlarını da 1 yıl süreyle faizsiz ertelediklerini bildiren Yıldırım, KOBİ’lere ilk yıl ödemesiz, 3 yıl vadeli 50 bin liralık faizsiz kredi uygulamasını sürdüreceklerini dile getirdi.
SİCİL AFFI BU HAFTA MECLİSTE
İki yeni uygulamayı daha hayata geçirdiklerini belirten Yıldırım, esnaf ve sanatkarların kredi faizlerinin yapılandırıldığını, 253 milyon liralık borcu kapsayan yapılandırmadan 24 binin üzerinde esnafın yararlandığını vurguladı.
Başbakan Yıldırım, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde terör olayları nedeniyle zarar gören esnafa, TESKOMB aracılığıyla 50 bin liralık sıfır faizli kredi verildiğini belirtti.
Yıldırım, şunları kaydetti:
“Hem bankaların vereceği krediler, hem devletin vereceği destekler, krediler, düşük faizli destekler, bütün bunların sağlıklı çalışması için ne lazım? Esnafın sicilinin düzgün olması lazım. O veya bu nedenle sicili bozulmuş esnafa sicil affı getiriyoruz. Çeki yahut senedi dönen, sicili bozulmuş, bu nedenle verdiğimiz kredilere erişime imkanı zorlaşanlar için bir kolaylık. Bu hafta bu sicil affı düzenlemesi Meclis’te görüşülecek, en kısa zamanda da yürürlüğe girmiş olacak. Hayırlı olsun.”
Esnaf ve sanatkarlar için yeni bir imkan getirdiklerini ve toplantının asıl konusunun bu olduğunu belirten Yıldırım, “Ahilik Fonu… Esnafta ahilik geleneği var. Ahilik demek yardımlaşma demek, ahilik demek birlikte çalışma demek ahilik demek ‘ben değil biz’ demek bir olmak beraber olmak. Şimdi bu işi sizler adına yapıyoruz. Ahilik ve Esnaf Fonu kuruyoruz.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, kurulacak fon ile ilgili şu bilgileri aktardı:
“Ne olacak, bunun amacı ne? Olur ya her zaman işler iyi gitmez iyi günler de var, zor günler de var. Günün birinde işsiz kaldınız, dükkanı yandı, kapatıldı, dara düştünüz, ‘ne yapacağım?’ diye düşünüyorsunuz. Elde yok, avuçta yok. İşte orada sizin yardımınıza koşacak bir mekanizma var Esnaf ve Ahilik Fonu. Esnafı bu fonla güvence altına alıyoruz. Bu fon devletle milletin birlikte elini taşın altına koymasıyla oluşuyor. Sorumluluğu birlikte üstleniyoruz. Yani diyoruz ki, ‘siz iki koyun bir de bizden.’ Böylece bu paralar biriksin ve imdada yetişsin.”
TESK ve TESKOMB bünyesindeki esnaf temsilcisinin yer aldığı oda, birlik ve kuruluşlara teşekkür eden Yıldırım, fon kurulması talebinin esnaf temsilcilerinden geldiğini, kendilerinin de doğru bulduklarını ve kısa bir sürede yasal çalışmayı tamamladıklarını söyledi.
Ahilik ve Esnaf Fonu ile ilgili düzenlemeyi anayasa çalışmalarının ardından Meclis Genel Kurulunun gündemine getireceklerine dikkati çeken Yıldırım, fonun esnafa hayırlı olmasını diledi.
Fona ayda, devletin 18 lira, esnafın 35 lira vereceğini ve toplanan paranın işletilerek değerlendirileceğini dile getiren Yıldırım, 720 gün ödeyenlerin 180 günlük, bin 80 gün ödeyenlerin ise 300 günlük primden yararlanacağını aktardı.
EN AZ İKİ YIL DÜZENLİ PRİM ÖDEME ŞARTI
Esnafın fondan yararlanabilmesi için en az 2 yıl düzenli prim ödemesi gerektiğini belirten Yıldırım, bugünkü düzenlemeyle primlerini düzenli ödeyenlere 711 lira ile bin 422 lira arasında prim verileceğini açıkladı.
Başbakan Yıldırım, düzenlemeyi ihtiyaç olduğunda kullanılabilecek bir kaynak oluşturmak için yaptıklarını anlatarak, “Muhannete muhtaç olmayalım, derdimiz bu. Yani işsizlik fonunun benzeri esnaf kendi arasında bir fon oluşturuyor, devlet de buna katkı sağlıyor. İşin özeti budur. Bunu bir anlamda yardım sandığı gibi düşünebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin geleceğini güven ve istikrarla inşa edeceğini vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aynen 14 yılı inşa ettiği gibi. 14 yıllık güven ve istikrar Türkiye’yi üçe katladı. Türkiye bütün yıllardan beri vatandaşın özlem içinde beklediği projeleri birer birer hayata geçirdi. Dünyada ekonomik kriz var, yaprak kımıldamıyor ama Türkiye dünyanın en büyük projelerini yapıyor. Şu 6 ay içinde bir darbe geçirdik ki, bu darbe başka ülkelerin başına gelseydi yerle yeksan olurdu ama biz Allah’a şükür milletimizin sayesinde, liderimizin, Cumhurbaşkanımızın sayesinde bu alçaklara bu bayrağı çiğnetmedik, bu vatanı teslim etmedik. Şimdi belli ki bunlar ders almamış, üçü-beşi birden geliyor ama alayı gelsin hepsinin canına okuruz. Çünkü bizim arkamızda millet var, milletin desteği, duası… Bizi korkutacak olan milletin desteğini, duasını kaybetmektir. Onun dışında bizi hiçbir şey korkutamaz evelallah.”
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ EN BÜYÜK İHTİYAÇTIR
Terörün, çetelerin ülkeye ne kadar büyük zararlar vereceğinin görüldüğünü ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:
“Doğrudan insanın canına kasteden bu acımasız alçaklar, bütün insani değerlerden yoksun olarak karanlık zihniyetlere hizmet ediyor. Bu insanlık dışı örgütlerin Türkiye’nin kalkınmasına, ilerlemesine, büyümesine nasıl engel olmaya çalıştıklarını çok iyi görüyoruz, hep beraber şahit oluyoruz. Bu terör çeteleri sadece bugünümüzü tehdit etmiyor, geleceğimizi de elimizden almak istiyor, karanlık hedef budur ama bunun farkında olan 80 milyon vatan evladı var ve bunun farkında olan sizin desteğinizle işbaşında olan hükümet vardır, Cumhurbaşkanımız vardır. Terörle mücadelemizi aynı kararlılıkla evelallah sürdüreceğiz. Hiçbir zaman bu terör örgütlerinin geleceğimizi karartmasına, birliğimizi, beraberliğimizi yok etmesine izin vermeyeceğiz. Buradaki kararlılığımız nettir. Zaten bu alanda ciddi anlamda mesafe aldığımız için bunların artık asimetrik, gelişigüzel, hiçbir kural tanımayan, kendilerin öldürmeyi bile göze alarak giriştikleri bu fedai eylemler bundandır ama bunlar ne yapmaya çalışırlarsa çalışsınlar bunların geleceği yoktur. Bu ülkenin istiklal yürüyüşünü, istikbal yürüyüşünü, muasır medeniyetler seviyesine gidişini asla durduramayacaklardır.”
Türkiye’nin geleceğini teminat altına almasının önemli bir dönemecinde olunduğunu vurgulayan Yıldırım, “Şimdi bir anayasa değişikliği gündemde var. ‘Anayasa değişikliğine ne hacet var?’ diyorlar. ‘Niye anayasa değişikliğiyle uğraşıyorsunuz, terör var vesaire’ Bunların hepsi tuzaktır. Tam da bugün anayasa değişikliği en büyük ihtiyaçtır.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN ETRAFI ATEŞ ÇEMBERİ
“Bir düşünün, eğer 15 Temmuz’da bir koalisyon hükümeti olsaydı, bir zayıf iktidar olsaydı, ne olurdu bu ülkenin hali?” diyen Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Yeniden bir darbe, yeniden kaybedilen yıllar. Onun için Türkiye güçlü olmak mecburiyetinde. Çünkü Türkiye’nin etrafı ateş çemberi. Bir yandan oradaki ateşi söndüreceksiniz, bir yandan da dimdik ayakta kalacaksınız. Türkiye bugün bunu yapıyor. Bunu kalıcı hale getirmenin yolu, daima güçlü iktidardır. Nasıl olacak? İşte bu anayasa onu sağlıyor. Diyor ki, yüzde 51 alamazsan iktidar olamazsın. Bu kadar basit, kafa karıştırmaya lüzum yok. Tek başına iktidar olmak için yüzde 51 şartını arıyor. Temsilse temsil bu. Türkiye’de yüzde 20’yle de iktidarlar oldu.
AK Parti ilk seçimde yüzde 34 ile iktidar oldu hem de daha fazla milletvekiliyle. Diyoruz ki, milli iradenin en fazla Meclis’e yansıdığı, iktidara yansıdığı cumhurbaşkanlığı sistemi. İki tane görev veriyorsunuz. Vatandaş iki tane görev veriyor, aynı gün aynı seçimde. Diyor ki, ‘Ey cumhurbaşkanı ben seni 5 yıllığına bu ülkeyi yönetmek için seçtim. Ekibini kur, bize vadettiğin işleri yap, Türkiye’yi aldığın noktadan nereye götüreceksen oraya götür. Bahane istemiyorum, yok efendim muhalefet vardı da yapacaktım yapamadım, bürokrasi vardı da onun için yapamadım.’ Bir de ne diyor, aynı anda diyor ki, ‘Milletvekilleri sizi de seçtim kardeşim, gidin memleketin ihtiyacı olan kanunları çıkartın, bir de iktidarı denetleyin. Bakalım düzgün çalışıyorlar mı, verdiğimiz görevleri yapıyorlar mı, yapmıyorlar mı? Buna da bakın. Ama onların işlerine karışmayın, yanlış yapıyorlarsa o zaman anayasa size hak vermiş, bu hakkı kullanın uyarın. Uyanmıyorsa seçime götürün.’ Mevcut sistemde ne var? Mevcut sistemde bir tek Meclisi seçiyorsunuz değil mi? Hükümetin kim olacağını biliyor musunuz? Yok. Meclisi seçtiniz, Meclise girdi 4 tane parti. 7 Haziran’ı düşünün, hiçbiri iktidar değil tek başına. Ne oldu. Her kafadan bir ses. Birden bire istikrar kayboldu, millet ne yapacağını şaşırdı. Allah’tan 5,5 ay sürdü, millet gördü gerçeği.”
Başbakan Yıldırım, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ile Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) heyetini Çankaya Köşkü’nde kabulünde yaptığı konuşmada, bu topraklarda kalıcılığın şartının güçlü olmak ve istikrarı sürekli sağlamaktan geçtiğini belirtti.
İktidarın kim olduğunun değil, güçlü olup olmadığını önem taşıdığını ifade eden Başbakan Yıldırım, “İktidarın, mutlaka tek başına güçlü şekilde temsili esastır. Efendim, bu başkanlık sistemi kimin sistemi? Hiç kimsenin sistemi değil. 600 yıllık Türkiye’nin, Türk milletinin yönetim geleneğinin bir sonucudur. Kimsenin sistemini de kopya etmeye ihtiyacımız yok. Bizim yeterince yönetim tecrübemiz, geleneğimiz vardır, hepsi vardır. Biz her tarafın sistemlerini inceledik, iyi olan taraflarını aldık, çalışmayan taraflarını da gücümüz yettiğince, aklımız erdiğince düzelttik, böyle bir şey getirdik.” değerlendirmesini yaptı.
ABD’de başkanlık sisteminde iki, Türkiye’de önerilende ise tek Meclis bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onlarda eyalet sistemi var, bizde eyalet sistemi yok. Olamaz da. Bizim geleneğimizde yok eyalet sistemi. Cumhuriyette üniter yapıyı kurduk, ‘Misak-ı Milli’ dedik. 780 bin kilometrekare vatan toprağı, bir bütündür, parçalanamaz, bölünemez. Bayrak tektir, devlet tektir, millet tektir, vatan tektir. Rabia. İşte bu esastan hareketle ne yapıyoruz, cumhurbaşkanı Mecliste seçiliyor, diyelim ki cumhurbaşkanının ait olduğu parti Mecliste çoğunlukta. Zaten sıkıntı yok. Cumhurbaşkanı işini yapıyor, Mecliste ihtiyaç olan kanunları yapıyor, işler yürüyor. 5 yıl. Millet beğendi, tekrar seçiyor. Üçüncü sefer yok. ‘Değiştirin kardeşim’ diyor, çok iyi çalışsa da ömür boyu aynı yüzler olmasın, yeni insanlar yetişsin, ülke yeni kabiliyetleri bulup ortaya çıkarsın. Buna imkan veriyor. Diyelim ki cumhurbaşkanı ola ki kişiliğinden kaynaklı seçilir ama partisi mecliste daha düşük oy aldı. Bu sefer ne olur, Demirel ile Özal durumunu hatırlayın. Her gün, cumhurbaşkanı ‘in aşağı, orada oturmaya hakkın yok, senin temsil kabiliyetin kalmadı’ gibi… Rahatsız edecek ve çaresi de yok. İşte bu sistem ona çare getiriyor. ”
Böyle bir anlaşmazlık durumunda, hem Meclise hem cumhurbaşkanına ülkeyi seçime götürme yetkisi verildiğini ifade eden Yıldırım, seçim kararı alınırsa iki tarafın da seçime gideceğini bildirdi.
Bu durumda iki tarafın anlaşacağına dikkati çeken Yıldırım, şunları söyledi:
“Durup dururken, niye seçime gideceksin? Birisi illa ısrar etti, seçime götürdü. 3 ay geçmiş, seçime gidiyorsun. Vatandaş ne diyecek, ‘ne gereği var, niye geldin seçime, biz size bunu münasip gördük, buna göre oturun, anlaşın çalışın.’ Kim mızıkçılık yaptı? O zaman vatandaş ona noktayı koyacak, değiştirecek, olacak bitecek. Bakın vatandaşın vicdani kanaatinin üzerinde, ferasetinin, basiretinin üzerinde ben bugüne kadar hiçbir doğru tercih görmedim. Zaten Türk siyasetinde başarılı olamayanların en önemli problemi vatandaşa güvenmemeleri. Vatandaşa güvenin, güven rahat et, teslim et kendini rahat et, tabiri caizse itaat et rahat et. Vatandaş ne diyorsa ona tabi olacaksın.”
Türkiye siyasi geleneğinde de yanlış bir iş olmayacağını anlatan Yıldırım, 7 Haziran’ı düzeltenin de vatandaş olduğuna işaret etti.
Seçimlerde iktidara yine vatandaşın “Sen kendini kontrol et, şu kadar sene geçti meydan boş değil” dediğini aktaran Başbakan Binali Yıldırım, sözlerini söyle sürdürdü:
“5,5 ay sonra Türkiye’de ne değişti? Ama vatandaşın kanaati değişti. Çünkü gelecek olanı gördü, ülkeyi bekleyen tehditlerini gördünüz ve kanaatinizi değiştirdiniz. Dünya siyaset tarihinde bu kadar kısa sürede, bu kadar kanaat değiştiren seçmen yok. İşte Türk insanının farkı da bu. Basiretli davranması ve olaya el koymasıdır. Burada, vatandaş meclisi nasıl seçeceğini de cumhurbaşkanını da nasıl seçeceğini bilir. Bir sistem krizi oluşturmayacak şekilde bunları ayarlar. Yeter ki seçilenler, vatandaşın gözününün içine baksın. Vatandaşın içinden ayrılmasın, seçildikten sonra vatandaşı unutmasın.”
Derslerini ve karnelerini alarak yollarına devam ettiklerini vurgulayan Yıldırım, “Sizin bu güveniniz, desteğiniz olduğu müddetçe ayrım gayrım yapmadan, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle, az inananıyla çok inananıyla, inanmayanıyla, bu miletin bayrağını dalgalandıran, bu milletin nüfus kağıdını taşıyan herkesin başımızın üzerinde yeri var. Rengine bakmayız, göz rengine bakmayız, ten rengine bakmayız, saç rengine bakmayız ama bir şeye bakarız, gözlerinizin içinde akan yaşlara bakarız, çünkü onun rengi hep aynı. Onun için sevincimiz de aynı üzüntümüz de aynı, tasamız da aynı, geleceğimiz de aynı. ” diye konuştu.