Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’yi eski karanlık günlerine döndürmek isteyenler, kendi karanlıklarında kaybolup gidecektir. Darbelerle, cuntalarla, vesayetle ve bunların aracı olarak kullandıkları medyadan yargıya pek çok araçla ülke yönetmeye alışmış olanlara, demokrasinin, millî iradenin hâkimiyeti zor geliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına dün akşam idrak edilen Mevlid Kandili’ni tebrik ederek başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın yeryüzünü teşriflerinin yıl dönümü olan bu gece vesilesiyle tutulan oruçların, yapılan ibadetlerin, edilen duaların Rabbim katında kabul olmasını diliyorum. Allah’ın yardımı ve inayetinin, Kudüs ve Filistin toprakları başta olmak üzere, dünyanın neresinde zulüm gören bir Müslüman, bir mazlum varsa, hepsinin üzerine olmasını niyaz ediyorum. Dünyada kutlaması sadece bize mahsus olan bu güzel gün ve gece, milletimizin Peygamber Efendimize olan sevgisinin en bariz örneğidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde Türkiye’nin yeniden eskide bırakıldığı düşünülen bir takım tartışmaların, polemiklerin, kavgaların içine çekilmeye çalışıldığını söyleyerek, “Dünyanın kendini artık 21’nci yüzyılın ikinci yarısına hazırlamaya başladığı bir dönemde, birilerinin ısrarla ülkemizi 1940’ların, 1960’ların, 1970’lerin, 1990’ların baskı ve tedhiş iklimine taşımaya çalışıyor olması manidardır. Yapılmaya çalışılan işe illa bir isim verilecekse bunun adı gericiliktir, irticacıdır, mürteciliktir, çağ dışılıktır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN 81 VİLAYETİNDEKİ ASIRLIK İHMALLERİ TELAFİ ETMEK BİZE NASİP OLDU”
Türkiye’nin geldiği yer itibariyle, hâlâ tek parti dönemini, onun siyasi, sosyal ve ekonomik zulüm düzenini özleyenlere, o günlere geri dönülmesini talep edenlere söylenecek başka söz olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin vicdanında tek parti dönemini hak ettiği yere çoktan oturttuğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin memleketi yönettiği, tasallut altına aldığı dönemi gayet iyi bildiklerini ifade ederek, “Biz bunun CHP’den devir aldığımız İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden, 2002’de hükûmete geldiğimizde devraldığımız kurumlardan bizzat şahidiyiz gayet iyi biliriz” şeklinde konuştu. İstanbul Belediyesi’ni devraldıklarında şehrin dört bir yanından yokluk, yoksulluk, sefalet aktığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Sadece iş bilmez değil, aynı zamanda rüşvet, yolsuzluk, mezhepçilik, meşrepçilik paçalardan akıyordu. Su derseniz, o zaten hiç akmıyordu. Tankerlerin eskilerden kalma çeşmelerin önünde bidon kuyrukları alıp başını gitmişti. CHP’nin tahribatını tamir etmek, enkazını kaldırmak İstanbul’un suya hasretini gidermek hamdolsun bize nasip oldu. Aynı şekilde Türkiye’nin 81 vilayetinin tamamında asırlık ihmalleri telafi etmek, her alanda şehirlerimizi mamur etmek de hamdolsun bize nasip oldu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında Türkiye’nin tarihinde adı yasaklarla, yoksullukla, yoklukla, faşizan baskıyla, zulümle, istismarla âdeta özdeşlemiş olan bir partinin hâlâ aynı kafada gidiyor olmasını ülkenin talihsizliği olarak gördüğünü ifade etti.
“MİLLETİMİZ, YERLİ VE MİLLÎ SİYASET İSTİYOR”
“Milletimiz, kendisiyle aynı rüyayı gören, kendisiyle aynı hissiyatı paylaşan, kendisiyle aynı değerleri yaşayan ve yaşatan, kendisiyle aynı türküleri söyleyen; velhasıl yerli ve millî siyaset istiyor, siyasetçi istiyor” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizi yıllarca, kendi değerlerimizin, kültürümüzün, geçmişimizin dışında mecralara koşturmak için çalışanların oyunlarına artık hepimizin de karnı toktur. Artık her adımını devlet ve millet düşmanlarıyla birlikte atanlar, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, siyasette yeniden inşallah hortlayamayacaktır” diye ekledi.
Türkiye’yi eski karanlık günlerine döndürmek isteyenlerin, kendi karanlıklarında kaybolup gideceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbelerle, cuntalarla, vesayetle ve bunların aracı olarak kullandıkları medyadan yargıya pek çok araçla ülke yönetmeye alışmış olanlara, demokrasinin, millî iradenin hâkimiyeti zor geliyor. Kaybettikleri mevzileri tekrar kazanmak için, yeni senaryolar, yeni taktikler üretebilecek kadar dahi kabiliyetleri, gayretleri olmayanlar, eski usul yöntemleri tedavüle sokuyor” şeklinde konuştu.
“MİLLETİMİZİN HİZMETKÂRLIĞINA TALİP OLDUĞUMUZ BU YOLDA NOKSANLARIMIZ VARSA TAMAMLAYACAĞIZ”
Siyasete başladıkları günden bu yana hep yaptıkları gibi millete ram olup, ona teslim olacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin hizmetkârlığına talip olduğumuz bu yolda, gece-gündüz çalışacağız, noksanlarımız varsa tamamlayacağız, yanlışlarımız varsa düzelteceğiz. Yolunu şaşıranlar varsa ya ıslah ya tasfiye edeceğiz. Daha çok proje üreteceğiz, daha çok yatırım yapacağız. Her haneyle, her bireyle daha çok hemhal olacağız. Kazanmadık gönül inşallah bırakmayacağız. İşte bunları başardığımızda seçim sonuçları zaten kendiliğinden şekillenecektir” dedi.
Bugüne kadar sandıktan çıkmayı değil, asıl milletin gönlüne girmeyi amaçladıkları için başarılı olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetin her kademesinin AK Parti kadroları için bir hizmet vasıtası olduğunun altını çizdi. Seçim dönemlerindeki adaylık mücadelesinin de kendileri için bu hizmeti kimin daha iyi yapacağının yarışı ve takdirinden ibaret bir süreç olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Adayımız belli olduğunda diğer tüm arkadaşlarımız onun yanında saf tutar, seçim gününe kadar tıpkı kendisi adaymış gibi canla, başla çalışır. Her kim ki, ‘ben aday gösterilmedim’ diyerek partimize sırtını dönüyor, hatta gidip kendine başka mecralar arıyorsa, o kişi zaten hiçbir zaman AK Partili olamamış demektir. Her kim ki aynı şekilde ‘benim istediğim kişi aday gösterilmedi’ diye benzer tavırlara giriyorsa, zaten yanlış yerdedir. ‘Ben niye şuradan aday gösterilmedim de buradan gösterildim’ diyorsa, o da kusura bakmasın, önce bir nefis muhasebesine kendisini çeksin.”
Konuşmasının devamında, “Bu hareketin kendine has ilkelerinin olması ve bu ilkelere de bütün arkadaşlarımızın sadakatle sarılması şüphesiz ki bizim görevimizdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Demokrasi içinde siyaset yapmak demek, ideallerle mümkünleri olabildiği kadar birbirine yaklaştırmaya çalışmak demektir. Yaklaşık 11 milyon üyesi olan, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçiminde 26 milyon 330 bin oy almış bir partide hiç kimsenin ‘ben’ demeye hakkı yoktur” ifadelerini kullandı.
“SİYASET BİR GÖNÜL VE GÖNÜLLÜLÜK İŞİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin enaniyetten Allah’a sığınan bir medeniyetin mensupları olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Bunun için AK Parti ‘ben’ partisi değil ‘biz’ partisidir, bu böyle bilinmeli. Kendini bu ‘biz’ kavramının içinde hisseden herkese AK Parti’de düşecek bir görev muhakkak vardır. AK Partili kimliğiyle ortaya çıktığınızda, duruşunuzla, oturuşunuzla, kalkışınızla, ağzınızdan çıkan her şeyle, hatta yediğinizle, içtiğinizle örnek olma sorumluluğunu da üstlenmişsiniz demektir. Bireysel olarak gaflete düşme, yanlışa sapma iradeniz size aittir, ama AK Parti davasının neferi olarak böyle bir lüksünüz kesinlikle yoktur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üzerinde en küçük bir şaibe olanların kimseden ikaz beklemeden kendisinin ayrılması gerektiğini belirterek “Gönül yapmak yerine gönül kıran da yanlış yerde olduğunu aynen bilmelidir” dedi. Siyasetin bir gönül ve gönüllülük işi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz gönül dünyamıza üç kıta, yedi iklimdeki tüm kardeşlerimizi, tüm mazlumları ve mağdurları sığdırmışken, kendi ilçesindeki, ilindeki insanlara karşı âlicenap olmayı başaramayanlar çatımıza ancak zarar verir. Zira AK Parti’de görev almak demek, milletin derdiyle dertlenmek, geleceğine ışık tutmak demektir. Kendisi zaten çevresindekilere dert olan milletin derdine nasıl derman olacak?” diye konuştu.
AK Parti teşkilatlarının ve adayların kendilerini bu açılardan gözden geçirmelerini salık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı “Kuruluşunu ilan ettiğimiz 14 Ağustos 2001 tarihinden beri hamdolsun bu şuura sahip arkadaşlarımızla yol yürüdük. Arada elbette yorulanlar, yolda kalanlar, yolunu kaybedenler olmuştur. Buna rağmen Türkiye’yi 16 yılda üç kat büyütmeyi, bölgesinde ve dünyada söz sahibi yapmayı AK Parti’nin her kademesinde görev almış yoldaşlarımızla, dava ve kader arkadaşlarımızla birlikte başardık. İnşallah 2023 hedeflerimize de sizlerle birlikte ulaşacağız. Ve çocuklarımız, kendilerine emanet edeceğimiz 2053 ve 2071 vizyonlarımızı bu güçlü temel üzerinde yükselteceklerdir.”
“AİHM’İN VERDİĞİ KARARLAR BİZİ BAĞLAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması talebine yönelik kararının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AİHM’in verdiği kararlar bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” açıklamasını yaptı.
“DEPO BASKINLARINDA NASIL STOK YAPTIKLARINI GÖRÜYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, stokçuluk tartışmalarına da değinerek şunları kaydetti: “Depo baskınlarında nasıl stoklar yaptıklarını görüyoruz. Buralarda asla taviz yok. Öyle patates, soğan stokçuluğu, öbür tarafta birçok sebze, meyvede bu tür stoklar yapmanın bedelini ödeyecekler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı’na yönelik bir soruyu ise “Cumhur İttifakı’nda bir sorun yok. Seçim ittifakını da görüşeceğiz. Temenni ederim ki her iki taraf için de iyi olabilecek bir sonuca varırız” şeklinde cevapladı.