Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul Kongre Merkezinde “TİM İhracat Haftası 2017” etkinliğinde konuştu.
Yıldırım, ihracatta emek harcayanlara teşekkür ederek, küresel krizin 2008’in sonlarında başladığını ve halen de devam ettiğini anlattı.
Bu sene biraz toparlanma olduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
“Allah’a şükür. Dünya büyüme hedefleri yüzde 3,6 gibi tahmin ediliyor. İnşallah başka bir sürprizle karşılaşmayız. Başka küresel ve bölgesel krizle karşılaşmayız. 10 yıldır devam eden bu küresel daralma artık açılır. Küresel krizin azalması, ortadan kalkması ne anlama geliyor? Daha çok üretim, ticaret, taşımacılık, iğneden ipliğe her sahada, her sektörde hareketlenme anlamına geliyor. Daha uzun vadeli yatırım, üretim, işsizliğe çare anlamına geliyor. O bakımdan dünyayı yönetenler, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere gelişmiş ülkeler kısa vadeli rekabeti bir yana bırakıp, uzun vadede küresel refaha, barışa yönelik aklıselim kararları almak durumundadır. Bunu yapmak onların tarihi sorumluluğudur.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, özellikle bugünlerde Kuzey Kore ve Ortadoğu kaynaklı bazı jeopolitik risklerin dünyanın geleceğine yönelik belirsizliği artırdığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Aynı şekilde dış ticarette artan korumacılık eğilimleri, İngiltere’nin Brexit müzakereleri de küresel büyümenin önünde bir engel gibi gözüküyor. Nitekim IMF ekim ayı içinde yayınladığı Küresel Ekonomik Görünüm raporunda yaşanan olumlu gelişmeleri ve bunun yanı sıra riskleri de bir bir saymış, tarif etmiş ve sonunda dünyanın büyümesiyle ilgili olumlu iyimser tahminini ortaya koymuş. Küresel büyümede yaşanan bu artış eğilimi özellikle Çin ve ABD’deki talep canlanmasına bağlı olduğunu anlaşılıyor. Dünya Ticaret Örgütü eylül ayı açıklamalarında mal ticaret hacmindeki büyüme beklentisini yükseltmiş gözüküyor. Özetle, dünya ekonomisinde olumlu gelişme belirtileri var ama Allah’a şükür Türkiye’nin gelişmesi dünya hızının üzerinde. Bu önemli bir nokta. Diyelim ki 3,6 ise dünya büyümesi, bizimki en az onun 2 katı kadar olmasını tahmin ediyoruz. 6’nın üzeride 7’ye yakın bir büyümeyle seneyi kapatırsak buna hiç şaşmayın.”
Yıldırım, Türkiye olarak krizleri çöze çöze, risklere karşı tedbirleri anında, zaman kaybetmeden alarak bugünlere gelindiğini ifade etti.
“Sorunları torunlara havale etmedik, sorunların üzerine gittik”
“Sorunları torunlara havale etmedik. Sorunların üzerine gittik. Dağ gibi sorunları dağ gibi hizmetlere dönüştürerek, bugünlere geldik.” diyen Yıldırım, “Hızımızı bugünlerde daha da artıyoruz. Bugün Türkiye 863 milyar dolara ulaşan milli geliriyle dünyanın 17. Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi konumunda. Satın alma gücüne göre baktığımızda durum daha da iyi. Dünyanın 13. ülkesi durumundayız.” değerlendirmesini yaptı.
2002 yılında 3 bin dolar civarındaki kişi başı milli gelirin 11 bin dolara yaklaştığını aktaran Yıldırım, “Ancak Türkiye için bu rakam da hak ettiği bir yer değildir. Önümüzdeki 3 yıl içindeki hedefimiz, Türkiye’yi üst gelir grubu ülkeler arasına sokmaktır. İhracatçılarımız bir kenara not etsin. Demek ki birinci hedefiniz önümüzdeki 3 yıl içinde Türkiye’yi 13 bin dolar seviyesine getirecek atılımları, çalışmaları başlatmanızdır. Hayırlı uğurlu olsun. Allah kolaylık versin.” ifadelerini kullandı.
“Sonuçlar hedeflerimizin üzerinde”
Türkiye’nin güçlü performansıyla sadece bölgede değil küresel anlamda da öncü ülkelerden birisi olduğunu aktaran Yıldırım, ihracatta atılım yılı olarak kabul ettikleri 2017’de gerçekleşen sonuçların, koydukları hedeflerin üzerinde gittiğini belirtti.
Başbakan Binali Yıldırım, bu başarının devam edeceğini dile getirerek, “Güya Türkiye ekonomisi için 2016’da felaket senaryoları yazanlar, o değerlendirme kuruluşları birbiriyle yarışa girdiler. ‘Sen mi daha fazla indireceksin, ben mi daha fazla indireceğim?’ Şimdi de tahminleri yükseltme yarışına girdiler. 6 ayda 3 sefer düzeltme yaptılar. Yılsonuna kadar bir düzeltme daha yapacaklar merak etmeyin. Ne yaparsa yapsınlar. İster düzeltsinler, ister sırt üstü yatsınlar Türkiye büyümeye, istikrarla, güvenle devam edecek.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 2017’nin ilk yarısında büyümesinin Çin ve Hindistan’ın arkasında 3. sırada gerçekleştiğini hatırlatan Yıldırım, “Bu dönemde yaşanan badireler ve sıkıntıları da dikkate aldığımızda hiç de küçümsenecek bir sonuç değildir. IMF’nin açıkladığı Dünya Ekonomik Görünüm raporunda birkaç ay içerisinde Türkiye’nin büyüme beklentilerini yüzde 2 buçuktan 5,1’e yükseltti. Küresel mal ihracatındaki payımıza bakacak olursa 2002’de sadece de binde 5 seviyesindeydi. Şimdi ne kadarız? Neredeyse iki katı, binde 9. Esasında Türkiye’nin bütün büyüklüklerine bakarsanız dünyada, yüzde 1’e yakındır. Yüzde 0,45 ile 1 civarındadır. Ekonomik büyüklüğümüz, iletişimde, taşımacılıkta, ihracatta vesaire.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, Türkiye’nin 2023’te, Cumhuriyetin 100. yılında her bakımdan dünyadaki büyüklükten aldığı payın, en az yüzde 2 olması gerektiğini söyledi.
Bunun başarıldığı sektörlerin olduğunu anlatan Yıldırım, örnek olarak havacılık sektörüne işaret etti. Göreve geldiği 2002 yılında Türkiye’nin dünya havacılığından aldığı payın binde 4 olduğunu aktaran Yıldırım, bu sayının bugün yüzde 2’ye yükseldiğini, onun için dünyanın en büyük havalimanını yaptıklarını vurguladı.
Ekonomi ve sektör büyürse, onun ihtiyacı olan alt yapıyı yapmanın da farz olduğunu, mecburen adım atılması gerektiğini ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
“15 yıl önceki ihracatçı sayımızın bugün iki katı ihracatçıya sahibiz. Göreve geldiğimizde ihracatla tanışmayan onlarca ilimiz vardı. 1973 yılında 1,4 milyar dolara ancak ulaşabilmişiz. Ama bugün 15 ilimiz 1 milyar doların üzerinde tek başına ihracat yapar seviyeye gelmiş. Bunlar güzel gelişmeler ama bunlarla biz tatmin olmamalıyız. Çünkü bizim potansiyelimiz bu değil. Bunun çok daha üzerinde potansiyelimiz var. Çünkü Türkiye, dünyanın merkezinde olan bir ülke. ‘Bu da nereden çıktı?’ demeyin. Dünya küre. Parmağınızı nereye koyarsanız orası merkez. Doğru. Geometrik olarak doğru ama o merkezden nereye giderseniz neye rastlayacaksınız, ona bakmak lazım. Okyanusun ortasına parmağınızı koyun, üç saat uçun her tarafa, hiç kimseyi göremezsiniz. Ama Türkiye’nin merkezine parmağınızı koyun, üç saat uçun 1,5 milyar insanla, 30 trilyon dolarlık GSMH ile ve 56 ülke ile buluşursunuz. Onun için Türkiye dünyanın merkezinde. Türkiye’yi farklı yapan, Türkiye’nin potansiyelini ortaya koyan da bu özellik.”
Başbakan Yıldırım, 2016 yılının son çeyreğinden itibaren ihracatta aldıkları tedbirlerle beraber güçlü bir ivmelenme sürecine girdiklerini, 2017 Ocak-Eylül döneminde ise aynı döneme göre yüzde 10,5 artıştan bahsedildiğini söyledi.
“İhracatımızın büyüme hızını, ithalatın büyüme hızının üzerine çıkarmamız lazım”
Türkiye’nin genel büyümesine bakıldığında ihracatta bir büyümenin görüldüğünü anlatan Yıldırım, Türkiye’nin büyüme oranı içinde, ihracatın net yüzde 2,2 payı olduğunu ifade etti.
Geçen yıllarda bu oranın eksilerde olduğunu, ihracatın büyümeye o dönemde katkı sağlamadığını belirten Yıldırım, ama bugün ihracatın büyümeye katkı sağladığını, ihracatın kalitesinde de artışın görüldüğünü vurguladı.
Başbakan Yıldırım, ithalatın da arttığını ancak ithalattaki artışın, ihracattaki artıştan yüksek olduğunu ve bundan mutlu olmadığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İhracata hep vurgu yapıyoruz ama ihracat yüzde 15 büyüyor. Burada bir şey yapmak lazım. İhracatımızın mutlaka büyüme hızını, ithalatın büyüme hızının üzerine çıkarmamız lazım. Biz iki açık veren bir ülkeyiz. Petrol ve doğalgaz fışkırmıyor. Ne yapacağız? Daha çok üreteceğiz daha çok insana iş sağlayacağız. Ürettiğimizi bütün dünyaya dağıtacağız, refahı arttıracağız. Bu refahı da adil bir şekilde paylaştıracağız. Hedefimiz bu. Yatırım, üretim, istihdam, ihracat, dört, rabia. Ekonominin rabiası da bu. Türkiye’nin rabiası var biliyorsunuz. Nedir? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bu genel, vazgeçilmezimiz. Bir de ekonominin rabiası var, onu da bugün açıklıyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Kafanıza koyun.”
Bunun için ne lazım? Yatırım için siz hazırsanız, biz dünden hazırız. Ne istiyorsanız, teşvik ise teşvik, kaynaksa kaynak. Bütün bunlar var. İstihdam derseniz, dünyada olmadığı kadar genç dinamik insan kaynağımız var, gençlerimiz var, yerinde duramıyor. Bunlara iş, aş, alt yapıyı siz hazırlayacaksınız. Üreteceksiniz. Üretmeniz için, üretim maliyetlerini düşürmeniz için gereken ne ise biz o desteği vereceğiz, veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Satmanız için ihracatçıların TİM’i de var. TİM öncülük yapacak. İhracatın TİM’i de var, bakanı da var, başbakanı da var, cumhurbaşkanı da var. Dolayısıyla önümüzdeki 10 yılda en büyük gücümüz ihracatta ve yatırımda kaydettiğimiz gelişme olacak. Bunu niye söylüyorum? Çünkü az önce de ifade ettim, yılın ilk yarısındaki büyümenin yüzde 3,9’u yatırımlardan ve ihracattan geldi. 2017 yılını ihracatta seferberlik yılı ilan etmiştik, hedefleri gözden geçirmiştik, bugün de İhracatçılar Haftası’nda geldiğimiz noktayı enine boyuna değerlendiriyoruz. Ne kadar hedeflere yaklaştık, ne yapmamız gerekiyor. İşin güzel tarafı burada sadece ihracatçılar bir araya gelmiyor. Devlet, ihracatçı, üretici, hepsi bir arada. Herkes kendi cephesinden olayı ele alıyor. Hangi alanlarda neler yapılması lazım geldiği ortaya konuyor, bir aile meclisi anlayışıyla bütün durumlar değerlendiriliyor. ”
Yıldırım, ihracat seferberliğinin başarısı için işçiden iş adamına kadar ekonomi dünyasında emeği olan herkesin katkısı olduğunu ifade ederek, dünyada bayrağı dalgalandıran, Türk malı damgasını dünyaya vuran emektar ve vefakar ihracatçılara teşekkür etti.
Hizmet sektörünün gelişen ülkeler için önemli bir alan olmaya devam ettiğini dile getiren Yıldırım, sürdürülebilir bir büyümenin, ekonomik istikrarın, istihdamın kilit sektörlerinden birinin de hizmet sektörü olduğunu söyledi.
Yıldırım, 2016 itibarıyla Türkiye’nin hizmet ihracatının 37 milyar dolar seviyesine ulaştığını anlatarak, “Bu rakam itibarıyla 15 milyar dolar net bir fazlalığa erişmiş bulunmaktadır. 2017 Ocak-Ağustos döneminde ise hizmet sektöründeki ihracat artışı yüzde 9’un üzerinde gerçekleşerek 27 milyar dolara ulaşmıştır. Hizmet ithalatında azalma var. Yüzde 0,7 de olsa bir azalmadan söz ediyoruz ve 15 milyar dolar civarında da bir hizmet ithalatı gerçekleşmiş bulunuyor. Dolayısıyla burada durum tersine. Genel ithalat-ihracat dengesine göre hizmet ithalat-ihracat dengesi de lehimizde 12 milyar dolar olarak gerçekleşmiş gözüküyor. Bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25 oranında bir azalmadan, iyileşmeden bahsediyoruz.” diye konuştu.
Hizmet sektörünün aslında istihdam üreten bir sektör olduğunu vurgulayan Yıldırım, en kolay istihdam üretilecek sektörlerden biri olduğunu, bu konuya özellikle daha fazla yoğunlaşılması gerektiğini vurguladı.
Yıldırım, turizmde toparlanmanın devam ettiğini belirterek, 2015 öncesine gelmemiş olmakla beraber yüzde 11 civarında bir büyümenin gerçekleştiğini anlattı.
Taşımacılık sektöründe de yüzde 9’luk bir artış olduğunu dile getiren Yıldırım, dünya krizinin en önce taşımacılık sektörünü etkilediğini söyledi.
Yıldırım, küresel ticaretin azalması ve durması durumunda mal satılamadığı için taşımacılığın da olmayacağını belirterek, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla taşımacılık sektörü de uzun yıllardır bir kriz içerisindeydi. Üstelik küresel ekonomik krizde bir puanlık bozulma olursa taşımacılıkta yansıması 4 puan. O yüzden de taşımacılıktaki tekrar bu canlanma, yüzde 9’u bulan bu iyileşme ümit vericidir. Ülkemiz ekonomisi açısından iyi bir göstergedir. 2017 Ocak-Ağustos döneminde ülkemizi ziyaret eden yabancı misafirlerin sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26’lık bir artış göstermiştir. Rakam olarak 22 milyona erişmiş bulunuyor. Diyorlar ki ; ‘efendim Türkiye’de istikrarsızlık var, güven yok, kriz var, terör var, şu var, bu var.’ Her türlü FETÖ’cülerin, bölücülerin yaptığı olumsuz kampanyalara rağmen 9 ayda memleketimize 22 milyon ziyaretçi gelmiş. İşte sonuç burada.”
Dünyada artan korumacılık ve küresel rekabet ortamında karşılaşılan bütün zorluklara rağmen her alanda yükselerek, artan bir ivmeyle yola devam edildiğini vurgulayan Yıldırım, bu sonuçların herkesin gururu ve başarısı olduğunu kaydetti.
“Zorlukları dayanışmayla aşacağız”
Başbakan Binali Yıldırım, ülkenin üretim ve yatırım altyapısını daha da güçlendireceklerini ifade ederek, “Bütün zorlukları, birlik içinde beraberlikle dayanışmayla, evelallah bugüne kadar aştık, bundan sonra da aşmaya devam edeceğiz. Uluslararası camiada yapacağınız her faaliyette, her çalışmada daima yanınızda olduk, olmaya devam edeceğiz. Türkiye’yi yalnız bölgede değil, dünyada da daha büyük bir ticari merkez haline getirmek konusundaki kararlılığımız sürüyor. Öncelikle hedefimiz daha rekabetçi, daha fazla katma değer üreten, araştırma geliştirmeyi, yenilikçiliği, markalaşmayı odak noktası haline getiren bir ekonomik altyapıyı tesis etmektir.” diye konuştu.
Son dönemde özellikle yenilikçi yaklaşımlara çok büyük önem ve destek verildiğini ifade eden Yıldırım, aynı zamanda mevcut pazarlardan alınan payları artırmak için orta ve yüksek teknoloji gerektiren alanlara daha fazla firmaların teşvik edildiğini anlattı.
Yıldırım, “İstiyoruz ki dış ticaretimizde ihracatımızdaki ürünlerin dağılımında orta ve yüksek teknolojili sahip ürünlerin oranı yüzde 4’lerde olmasın, yüzde 20’lerde olsun. Yani pahada ağır, yükte hafif ürünlere daha çok kafa yoralım. Herkesin yaptığı işi yaparsanız bir adım öne geçemezsiniz. Bir adım öne geçmenin yolu, çok az kimsenin yaptığı işi yapmak. Tercihen de hiç kimsenin yapamadığı işi başarmaktır.” dedi.
Bundan sonraki hedefin zor ama ülkeyi yukarılara taşıyacak en önemli hedef olduğunu vurgulayan Yıldırım, günün şartlarını değerlendirerek ihtiyaçların yeni baştan gözden geçirdiklerini ve kararlar aldıklarını, var olan desteklere yenilerini eklediklerini anlattı.
Bu kapsamda yurt dışında düzenlenen ve ihracat açısından önem arz eden fuarlara milli düzeyde yahut bireysel iştirak eden firmalara destek verildiğini belirten Yıldırım, birçok ülkede farklı sektörlerde sektörel olsun, genel ticaret olsun heyetler gönderildiğini, alım heyeti programlarıyla farklı pazarlardan misafirler davet ettiklerini söyledi.
“Türkiye Ticaret Merkezi desteğini hayata geçirdik”
Yıldırım, bugün de bu toplantıda bu tür heyetlerin olduğunu dile getirerek, bunlara ek olarak yurt dışı dağıtım kanallarında tek başına var olmakta zorlanan firmalar için Türkiye Ticaret Merkezi desteğini hayata geçirdiklerini kaydetti.
Markalaşma destekleri kapsamında Turquality programıyla firmaların küresel marka oluşturmasına katkı sağladıklarını anımsatan Yıldırım, şöyle konuştu:
“Bu programlarımız yeni firma, markalarla büyümeye devam ediyor. Uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi projesiyle de iş birliği içinde olduğumuz kuruluşlara destek oluyoruz. Bütün bunlardan muradımız sürekli ve düzenli ihracat artışını temin etmektir. Türkiye’den dünya markaları çıkarmayı öncelikli bir hedef olarak görüyoruz. Bunun için 5 ana stratejik sektör ele almaya karar verdik. Bunların detaylarını önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Bu beş sektör Türkiye’nin itici gücü olacak ve Türkiye’nin beklediğimiz ihracat büyüklüklerine ve ekonomik gücüne erişmesi için ciddi bir araç haline gelecektir. Türkiye Ticaret Merkezleri Projesi, ofisleri ve teşhir salonuyla mali ve hukuki hizmetleriyle ihracatçı firmalarımızın adeta bir tanıtım merkezi oldu, reklamını yapıyor. Bu merkezlerde ürünler tanıtılıyor. Müteşebbislerimizin e-ticaret sitelerine bireysel üyelikleri yerine iş birliği kuruluşları aracılığıyla toplu üyeliklerle teşvik ediyoruz, destek oluyoruz. Bu sayede dünya ticaretinden payı gün geçtikçe artan e-ticarette daha aktif hale gelmek istiyoruz.”
Başbakan Yıldırım, e-ticarette henüz istedikleri noktada olmadıklarını aktardı.
E-ticaret alanında ihracatta daha yüzde 1’lerden bahsedildiğini hatırlatan Yıldırım, “İşler e’ye doğru gidiyor. Eleştirme dönemi geride kaldı, e-leştirme dönemi başladı. Her şey e. E-devlet, e-hizmet, e-ticaret, e-iletişim… Başına ‘e’ koyarak yola devam edeceğiz. Eleştirme dönemi bitti, e’leştirme dönemi başladı. Bu yıl inşallah 10 bin ihracatçımızın e-ticaret sitelerine üye olması gerekçekleşmiş olacak. Bu önemli bir gelişme.” dedi.
İhracata yönelik sağlayacakları desteklerin de 3 milyar lira seviyesinde gerçekleşeceğini öngördüklerini aktaran Yıldırım, “Hani Başkan burada çocuklara, okullarda Japonya’da, Amerika’da orada burada şu öğretiliyor, bizim burada da ‘Ali top tut’ falan öğretiliyor’ diyor, bunu biraz böyle küçümseyerek söyledi. ‘Ali top tut’ öğretmeseydik 15 Temmuz’da siz görürdünüz ne olacağını. Bizim çocuklarımız öyle şeyler öğreniyor ki milletin, memleketin ihtiyacı olduğu anda meydanlara iniyor, alçaklara geçit vermiyor.” diye konuştu.
Son dönemde teknolojik dönüşüm sağlayacak teşvik sisteminin yanı sıra, ilk defa uygulamaya koydukları yeni teşvik sisteminin de olduğunu dile getiren Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunu dünyadaki iddialı teşvik sistemlerinden birisi olarak görüyoruz. Bu kapsamda ülkemizde ve dünyamızda yaşanan ekonomik gelişmeleri, özel sektör temsilcisi kurum ve kuruluşların görüşleri ve talepleri doğrultusunda enine boyuna çalıştık, değerlendirdik, şimdi de ihtiyaç duyulan düzenlemeleri yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde sizlerden gelen taleplerle birlikte bunu daha da iyileştireceğiz. Bütün bu teşviklerin etkisiyle de ithalattaki önemli hedefimiz biliyorsunuz ithalatın kompozisyonuna baktığımız zaman, yüzde 70’in üzerinde ara malı ithalatı var. Yüzde 15 tüketim, diğeri de ufak tefek başka şeyler var. Bu yüzde 70 ara malı ithalatında neler yapabiliriz? Burada yerlileştirme, millileştirme yönünde özel bir program başlatıyoruz. Böylece işte ithalat-ihracat açığını daha makul bir seviyeye ama en doğrusu ihracatı, ithalatın üzerine çıkarma. Eğer iki açıktan birden kurtulmak istiyorsak bunun yolu ihracatı, ithalatın üzerine çıkarmaktır. Bunu imkansız gibi görmeyin. Bu mümkün. Bunu yapan ülkeler var. Onun için kafamızı satma yönünde daha çok yoracağız, alırken nazlı, satarken hızlı olacağız. Tabii sağa sola dünyaya, dolaşmanız için artık mazeretiniz de yok, size özel pasaport da verdik. Bu pasaportla her yere gidebilirsiniz. Hali hazırda 71 ilimizde 5 bin 933 mal ve hizmet ihracatçısı konumunda olan kişilere hususi pasaport verilmiş vaziyette.”
Eximbank’ın daha çok taşın altına elini koyacağı tedbirleri de aldıklarını kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne yaptık? Sermayesini artırdık. 10 milyara çıkardık. Doğrudan teşvikleri artırdık, mevzuatla ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız, Ekonomi Bakanlığımız, Ulaştırma diğer bakanlıklarımızla basitleştirici tedbirleri almaya devam ediyorlar. Eximbank aracılığıyla ihracatçılarımıza finansman ve ihracat sigortası kolaylığı başlatılmış durumda. Özellikle Afrika ülkelerinde Eximbank daha cesur hareket edecek ve bu bölgelerde ihracatımızı artıracağız. Bakın Afrika ülkelerinde bugün ulaşım bağlantısı en iyi olan ülke Türkiye’dir. 40’tan fazla ülkeye doğrudan uçuşumuz var. Yine 40’ın üzerindeki ülkede büyükelçiliğimiz var. Yani altyapı hazır. Orada da potansiyel yüksek. Dolayısıyla bu potansiyeli, hazır olan bu altyapıyı harekete geçirip daha uzun vadeli kalıcı işbirliğini Afrika ülkeleriyle gerçekleştirmemiz lazım. Buradaki bizim amacımız Afrika kazansın, Türkiye kazansın. Afrika büyüsün, Türkiye de bundan payını alsın. Tek taraflı bir alışveriş değil. Vaktiyle sömürgecilerin yaptığı anlayış bizim anlayışımız olamaz. Çünkü bizim geçmişimizde sömürgecilik yok. Gururla, iftiharla söyleyeceğimiz en önemli özelliğimizdir.”
Orta ve uzun vadeli yatırım malı ihracı, alıcı kredilerinde diğer ülke Eximbank’larının sağladığı faiz oranlarını Türk Eximbank’ının da sağlaması için yeni düzenlemeler yaptıklarını aktaran Yıldırım, “Özellikle ihracatçımızın finansmana erişim imkanını iyileştiren tedbirler aldık. Eximbank’ın yeniden yapılandırılması suretiyle etkinliğini artırdık. Bu çerçevede sermayeyi artırdık. Bu noktada şunu da söylemek gerekir; sağlanan finansman desteğinin ihracata oranı itibariyle bugün Eximbank, yüzde 26 seviyesine ulaşmıştır. Böylece Kore’yle birlikte dünyada ihracata en fazla destek sağlayan ülke konumuna geldik. Türk Eximbank’ın mevcut başarısına bakarsak yılsonuna kadar ihracatçımıza sağlanacak desteğin 40 milyar dolar seviyesine çıkmasını bekliyoruz.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye seslenerek, “Bu ne demek? Nihat Bey, biz para veriyoruz, paranın zoruyla mı ihracat oluyor? Yani bu 156 milyardan 40 milyarı düşecek miyiz? Benim aklım ermedi bu işe. Neyse sen bunu daha sonra izah edersin” şeklinde espri yaptı. Bunların ihracatın yükseltilmesi için verilen destek olduğunu aktaran Yıldırım, teşvikler ve desteklerin daha fazla ihracat yapılması için alınması gereken tedbirler olduğunu vurguladı.
İhracatçılardan büyük düşünmelerini isteyen Yıldırım, “Bir sene iki sene sonrasını değil 10 sene, 15 sene sonrasını düşünün. Çünkü dünyada yükselen ekonomiler, hangi ekonomiler olacağı belli. İnişte olan ekonomiler de belli. Yükselen ekonomiler batıdan doğuya giden ülkelerde olacak. Bu her yönüyle artık belli olmuştur. Dolayısıyla bu anlamda Türkiye, uzun vadeli yatırım yapılacak ülkelerin başında yer almaktadır. O halde ne yapacağız? Durmak yok; üretime, ihracata, büyümeye devam. Türkiye’nin önü açık, geleceği aydınlık. Allah yolumuzu açık etsin.” diyerek konuşmasını tamamladı.
TİM tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ve 66 ülkeden 700 iş adamının katıldığı hafta etkinlikleri, 3 Kasım’da sona erecek. Etkinlikler boyunca yerli ve yabancı ihracatçılar, iş görüşmeleri gerçekleştirecek.