Genel Başkan Vekili ve Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Grup toplantısında konuşma yaptı.
Yıldırım, Avrupa Ampute Futbol Federasyonu Avrupa Şampiyonası final maçını kazanan Ampute Milli Takımı’nı tebrik ederek başladı.
Ampute Milli Takımı’nın getirdiği bu şampiyonluğun göğüsleri kabarttığını, herkesi gururlandırdığını belirten Yıldırım, Milli Takımı ve teknik ekibe tebriklerini iletti. Yıldırım, İnönü Stadyumu’nda Milli Takım’a destekleriyle güç veren bütün vatandaşlara da şükranlarını sundu.
Yıldırım, iki yıl önce meydana gelen, 100’den fazla vatandaşın hayatını kaybettiği menfur terör hadisesinin, gar patlamasının yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi, üzüntülerini paylaştığını ifade etti. Yıldırım, terörün her türlüsünün insanlık dışı olduğunu, bütün ülkelerin, ayrı gayrı yapmadan bunun karşısında durması gerektiğini kaydetti.
Son grup toplantılarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleştirdiklerini anımsatan Yıldırım, Erdoğan’ın Ukrayna ve Sırbistan’ı kapsayan bir resmi ziyaret gerçekleştirdiğini, önemli görüşmeler yaptığını, anlaşmalar imzaladığını söyledi.
Yıldırım, 14 Ağustos’ta milletin partisi olan AK Parti’nin 16. kuruluş yıl dönümünü hep beraber kutladıklarını hatırlatarak, geçen 2 aylık sürede kongrelerin yapılmaya başlandığını, bu çalışmaların devam ettiğini dile getirdi.
“Türkiye sevdamız bitmez”
Geçen hafta sonu büyük bir katılımla Afyonkarahisar’da geleneksel istişare ve değerlendirme toplantılarının 26’ncısını gerçekleştirdiklerini belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
“İstişare toplantımız, partimize yakışan bir olgunlukta gerçekleşti, tamamlandı. Cumhurbaşkanımızın riyasetinde değişim ve yenilenme meşalesini hep birlikte Afyon’dan yaktık. Bu değişim AK Parti için bir yönüyle tekrar aslına dönüştür. Bizim için ‘değişim’ demek, yenilenmek, tazelenmek ve gelecek hedeflerine kilitlenmektir. Şimdi yeni bir aşkla, yeni bir heyecanla önümüzdeki 2023, 2053 hedeflerine emin adımlarla yürüyoruz. 16 yıllık tecrübemizi yeni bir vizyon, yeni heyecanlarla birleştirerek geleceği inşa ediyoruz. İstişare toplantımızda bizlerle birlikte Türkiye’nin dününü, bugününü, yarınlarını konuşma fırsatı bulduk. 2019 seçimlerine giderken yol haritamızı, hedeflerimizi yapacaklarımızı ayrıntılarıyla değerlendirdik. Ayrıca ülke meseleleri hakkında da parti politikalarımıza katkı veren bütün arkadaşlarımız, görüşlerini ifade etme fırsatı buldular. Bakanlarımız, ortaya konulan görüşleri, soruları cevaplandırma imkanı buldu.”
Yıldırım, “İnanıyorum ki her bir arkadaşımın yüreği, millet ve memleket sevdasıyla doludur. Bizim siyasetimizin özü vatandaşımıza hakkıyla, canı gönülden hizmet etmektir. Çünkü bizim prensibimiz halka hizmet, hakka hizmettir. Çünkü AK Parti hareketi, bu ülkeye sevdalı olanların başlattığı bir harekettir. Ömür biter ama bizim Türkiye sevdamız asla bitmez.” diye konuştu.
“Müttefiklik ilişkisiyle bağdaşmayan karar”
Başbakan Yıldırım, ABD’nin hafta sonu müttefiklik ilişkisiyle bağdaşmayan bir kararla Türkiye’ye vize vermeyi askıya aldığını duyurduğunu anımsattı. Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bunu da misyonlarının, büyükelçiliklerinin, konsolosluklarının personelinin ve çevre güvenliğinin yetersizliğiyle açıklamaya çalıştı. Türkiye’nin, ABD misyonları ve personelinin güvenliğine yönelik taahhütlerimizin sorgulanmasından dolayı esef duyuyoruz. Ülkemizdeki ABD misyonları dahil, bütün elçiliklerin personeline sağlanmakta olan geniş güvenlik tedbirleri en kuvvetli bir şekilde devam ediyor. Bununla ilgili olarak, daha kısa bir süre önce Dışişleri Bakanlığı üzerinden İçişleri Bakanlığımıza gelen bir yazıda, ABD elçiliklerinin, misyonlarının güvenliklerinin artırılması yönünde bir talep var. Bu talebi memnuniyetle karşılayıp, söz konusu ülkenin misyonlarına yönelik güvenlik tedbirlerini artıracağımızı büyükelçiliğe bildirdik. Ancak büyükelçiliğin verdiği cevap, ‘Bizim güvenlik sorunumuz yok, bu düşüncenizden dolayı teşekkür ediyoruz.’ Hal böyleyken, vizeleri askıya alma sebebinin güvenlik olarak gösterilmesi yaman bir çelişkidir. Türkiye bir kabile devleti değildir, bize yapılanın misliyle karşılığını veririz.”
Saatler sonra, ABD’ninki gibi aynı şekilde, aynı ifadelerle gereğini yaptıklarını, karşılığını verdiklerini aktaran Yıldırım, devletlerin, aralarındaki sorunları konuşarak, görüşerek çözmek durumunda olduğunu söyledi.
Yıldırım, ülkeler arasında devamlı düşmanlık da devamlı dostluk da olmayacağına dikkati çekerek, ülkelerin ilişkilerini belirleyenin, karşılıklı menfaatlerin ve halklarının saygıyla karşılanması olduğunu vurguladı.
Binali Yıldırım, hele hele bu devletler müttefik ülkeler ise bazı meseleleri ileri sürüp, vatandaşları cezalandırmaya kalkmanın ise çok yakışıksız bir davranış olduğunu dile getirdi. ABD gibi büyük bir ülkeye hiç de yakışmayacak bir davranış olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Ve ülkelerimiz arasındaki hiçbir sorunun çözümüne de katkı sağlamaz. Bu nedenle ABD’yi daha sağduyulu olmaya davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Hiç ama hiç inandırıcı gerekçe değil”
Sorunun elbette ki bir an önce çözülmesi gerektiğini bildiren Başbakan Yıldırım, Türkiye olarak bütün ülkelerle irtibat kanallarının açık olduğunu söyledi. Bölge barışı, küresel barış için Türkiye’nin katkı koymaya devam edeceğini belirten Yıldırım, bunu sadece Türkiye veya içinde bulundukları bölge için yapmadıklarını, dünyanın genelinde var olan gerilimi düşürmek için yaptıklarını kaydetti.
ABD yetkililerinin, yaşanan bu son gelişmeleri gerekçe göstererek, göçmenler dışındaki vizeleri askıya aldıklarını açıkladığını anımsatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunu, konsolosluklara, büyükelçiliklere gelen insanların sayısını asgariye düşürmek için yaptıklarını söylüyorlar. Bu, hiç ama hiç inandırıcı bir gerekçe değildir. Ancak kafalarının arkasındaki gerçek nedenin ne olduğunu da söylemekte, ifşa etmekte gecikmediler, onu da söyleyiverdiler. Neymiş efendim FETÖ soruşturması kapsamında Amerikan misyonlarında çalışan bazı kişiler hakkında hukuki süreç başlatmışız. E ne olmuş? Türkiye bir hukuk devleti. Suç işleyen veya suç istinadı yapılan Amerikan’ın misyonunda olması ona bir ayrıcalık mı getirecek? Yani beyefendilerden izin mi alacağız, onların icazetini mi alacağız. Bunu söylerken lafın nereye gideceğini de düşünün. Bir resmi bankamızın genel müdür yardımcısını, görevli gittiği ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz, bizden izin mi aldınız? Hala 15 Temmuz alçak darbe girişiminin başı FETÖ’yü niye orada besliyorsunuz? Bu müttefikliğe, dostluğa sığar mı?
ABD yönetimi bir kez daha başını öne eğip, 15 Temmuz ve sonrası yaşanan olayları dikkatlice ele almalıdır. Neden Türkiye’de halkın yüzde 80’inden fazlası ABD’ye sempati duymuyor, bunun cevabını bulmak zorunda. 250 şehidimizin, 2 bin 194 gazimizin olduğu alçak darbe girişiminin arkasındaki güçleri artık orada muhafaza etmekten vazgeçmelidir. Eğer müttefikliğimiz devam edecekse Suriye’de, PKK’nın kuzenleri, yeğenleri, PYD, YPG’ye de kol kanat germekten bir an önce vazgeçmelidir. Düşmanlarımızla iş tutmak, müttefikliğe yakışmaz. Müttefiklik zor zamanda da güzel günlerde de birlikte olmak demektir. Dolayısıyla bu tavır asla ve asla kabul edilebilir bir tavır değildir. Ümit ederim ki bu gerginlik kısa sürede sona erer ve bu işten bizim değil, her iki ülke vatandaşlarının mağdur olmasının önüne geçilmiş olur. Kimi cezalandırıyorsun? Kendi ülkenin vatandaşlarını, bizim ülkemizdeki vatandaşlara fatura kesiyorsun. Bu ciddiye, devlet idaresine yakışmaz. Duygusal kararlarla ülke yönetilmez. Kızgınlıkla ülkeler arasındaki ilişkileri geren, hatta tamiri imkansız hasarlar doğuran bu tip kararlar alınmaz.”
“Yangını uzaktan seyretmek lüksümüz yok”
Başbakan Yıldırım, Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmeleri de değerlendirdi.
İçinde bulundukları coğrafyanın, son dönemde çok zorlu günler geçirdiğine işaret eden Yıldırım, zorlu sürecin içinde kendilerini de yakından ilgilendire bazı hadiseler bulunduğunu vurguladı.
Türkiye’nin hangi köşesinde olursa olsun sınırlarında yaşanan hiçbir gelişmeyi görmezden gelemeyeceklerini ifade eden Yıldırım, “Yanı başımızda olanlara sırtımızı dönüp, yangını uzaktan seyretmek gibi bir lüksümüz yoktur.” dedi.
Yıldırım, bugün dünya üzerinde Ortadoğu’yu en iyi bilen, analiz edebilecek, bölgede ne olduğunu, ne bittiğini en iyi kavrayacak olan ülkenin Türkiye olduğunu bildirdi.
Özellikle son zamanlarda Suriye’de yaşanan gelişmelere doğru şekilde yön vermek için Rusya ile İran’da Astana sürecinde önemli siyasi inisiyatif aldıklarını anımsatan Yıldırım, sınır güvenliğini sağlamak, Türkiye’ye yönelik terör tehdidini ortan kaldırmak amacıyla geçen yıl 24 Ağustos’ta Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattıklarını anlattı. Başbakan Yıldırım, bu harekat kapsamında güney sınırlarında 2 bin kilometrekarelik emniyetli alan tesis ettiklerini, buradaki DEAŞ unsurlarını tamamen etkisiz hale getirdiklerini anlattı.
Yıldırım, halen bölgeye taşınan göçmenlerin normalleşme ve hayata tutunma çabalarının devam ettiğini, bunun için de önemli altyapı işlerini yaptıklarını, onlara destek olduklarını kaydetti.
Yıldırım, Suriye’de yaşayan göçmenlerin normalleşme ve hayata tutunma çabalarının devam ettiğini söyledi.
Bölgede yaşayanların evlerine geri dönmeleri için Azez-Cerablus arasındaki hayat şartlarını iyileştirmek adına gerekenin yapılmaya çalışıldığını ifade eden Yıldırım, geçtiğimiz yılın sonunda ülke genelinde ilan edilen ateşkes sayesinde Suriye’deki çatışmaların büyük ölçüde kontrol altına alındığını ifade etti.
Astana süreci doğrultusunda ateşkesi tahkim edecek adımların da atıldığını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
“14-15 Eylül’de düzenlenen son toplantıda İdlib ve çevresinde gerginliği azaltma ve çatışmaları önleme prensibi doğrultusunda bölgede bir güvenlik kuşağı oluşturulması kararı verildi. Halep’te geçtiğimiz yıl yaşanan olaylar sonrası sivil halkın akın akın İdlib’e gelmesi neticesinde insanlar bu bölgede çok ağır şartlar içerisinde yaşıyor ve o insanlar arasına sızan terör unsurları da var. Bu sebeple alınan karar çerçevesinde 3 garantör ülke tarafından İdlib çepeçevre bir güvenlik çemberine alınacak ve buradaki terör faaliyetleri önlenecek. Diğer yandan da olası iç karışıklıkta ülkemize yeni büyük bir göç dalgasının önüne geçilmiş olacak.”
“Herkes rahat olsun”
Yıldırım, bölgede yaşananlara ilişkin Özgür Suriye Ordusu unsurlarının önden intikallerini yaptığını, gerekli hazırlıklarının tamamlandığını, 8 Ekim itibarıyla da Türk Silahlı Kuvvetlerine ait askerlerin bölgede keşif faaliyetlerine başladığını aktardı.
Bu durumun Fırat Kalkanı Harekatı’ndan sonra Suriye’de gerçekleştirilen ikinci sınır ötesi faaliyet olduğunun altını çizen Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bu faaliyetlerin amacı çok açık ve nettir. Birincisi ayrıştırmak, ikincisi zemin hazırlamak, üçüncüsü ise ülkemize muhtemel göç dalgasının önünü almak, gerginliği azaltarak çatışmaları ortadan kaldırmak. Ayrıştırmadan muradımız birçok yerde iç içe geçmiş sivil halkla ılımlı muhalefetle, dost kuvvetlerle teröristleri birbirinden ayrıştırmaktır. Bu konuda titiz olmak zorundayız. Zemin hazırlamaktan muradımız ise kontrol noktaları oluşturmak, gelecek kuvvetlere hazırlık sağlamak. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz bölgedeki görevlerini Astana sürecindeki garantör ülkelerce mutabakata varılan angajman kuralları çerçevesinde yürütecektir. Herkes rahat olsun. Ne yaptığımızı bilerek, titizlikle emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Sivillerin ve masumların haklarını en üst düzeyde gözetmeyi hedefliyoruz. Barışa, bölgede istikrara katkı sağlamak için gerekli sorumluluğu alıyoruz. Bütün bu çabalarımızın BM arabuluculuğunda Cenevre’de başlatılmış olan siyasi sürecin yani Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunarak oradaki tüm etnik grupların içine dahil edileceği kalıcı ve sürekli bir barışın tesisi çalışmalarına önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.”
IKBY’nin gayrimeşru referandumu
Başbakan Binali Yıldırım, IKBY tarafından bir süre önce gayrimeşru bir referandumun gerçekleştirildiğine dikkati çekti.
Süreci Türkiye olarak dikkatle izlediklerini anlatan Yıldırım, “Bütün dünyanın karşı çıkmasına rağmen maalesef hukuki dayanağı olmayan bu referandum gerçekleştirildi. Irak halkı ve hükümeti DEAŞ musibetiyle uğraşırken Kuzey Irak Yönetimi bunu fırsat bilip kendi boş hayallerinin peşinde koştu. Tek taraflı girişim Irak anayasasının açık ihlalidir, hukuksuzdur ve yok hükmündedir. Türkiye’nin Irak Merkezi Hükümeti Yönetimi ve İran’ın dostluğunu da kaybeden Kuzey Irak Yönetimi’nin düze çıkmasına imkan yoktur. Bu gidişat onları hayra götürmez, o nedenle yol yakınken bu vahim yanlıştan dönmelerini tavsiye ederiz.” çağrısında bulundu.
“Bizim derdimiz sorumsuzca davranan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’dir”
Yıldırım, artık Türkiye’nin Irak’taki tek muhatabının yalnız ve yalnız Irak Merkezi Hükümeti olduğunun altını çizdi.
Kuzey Irak yönetiminin attığı referandum adımı karşısında Irak Hükümeti ve İran ile koordinasyon halinde bazı tedbirlerin hayata geçirilmesine başlandığına dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:
“Kuzey Irak Yönetimi Temsilcilerini ülkemizden gönderdik. Peşmergeye vermekte olduğumuz eğitime son verdik. Erbil ve Süleymaniye’ye uçuşları durdurduk. Ülkemizin bazı illerini kendi haritaları içerisinde gösteren televizyonları uydu yayınından çıkardık. Irak Merkezi Hükümeti unsurlarının da katılımıyla sınırlarımızda Habur Kapısı civarında askeri tatbikatlara başladık.
Kuzey Irak yönetimine karşı aldığımız tedbirler kati suretle Irak’taki Kürt, Arap, Türkmen, Asuri, Ezidi gibi unsurları, oradaki kardeşlerimizi hedef almamaktadır. Bizim derdimiz sorumsuzca davranan ve Kürt halkının bugüne kadar ki kazanımlarını yok etmeye yönelik Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’dir. Bilsinler ki orada oldu ve bittilere asla müsamaha gösterilmeyecektir. Bölgede yaşayan bütün etnik grupların, bütün kardeşlerimizin bugüne kadar hayatını kolaylaştırmak için, daha iyi şartlarda yaşamaları için gereken her şeyi yaptığımız gibi bundan sonrada aynı şekilde yapmaya devam edeceğiz.”
“İran, Irak, Türkiye atılacak adımları kararlaştıracak”
Yıldırım, tedbirlerinin bunlarla sınırlı olmadığını, yakın zamanda Irak, İran ve Türkiye’nin bir araya gelerek, atılacak adımları kararlaştıracağını ifade etti.
Bölgedeki zorluklara rağmen Türkiye’nin istikrarını koruduğunu, olaylar karşısında büyüme ve gelişmeyi sürdürdüğünü dile getiren Yıldırım, Türk ekonomisinin satın alma gücü paritesine göre, dünyanın 13’üncü, Avrupa’nın ise, İspanya’yı geride bırakarak, 5’inci ülkesi haline geldiğine işaret etti.
Hedefin, 2020’de üst gelir grubundaki ülkeler arasına girmek olduğunu belirten Yıldırım, gücü ve sağlamlığı defalarca test edilmiş bir ekonomik büyüme çizgisinde ilerlediklerini vurguladı.
Yıldırım, 2003-2016 yıllarında ortalama büyümenin yüzde 5,6, bu yılın ilk çeyreğinde ise büyümenin 5,1, ikinci çeyrekte de 5,2 olarak gerçekleştiğini anlattı.
15 yılda milli gelirin 3 kat arttığını, öncü göstergelerin önümüzdeki süreçte de bu artışın devam edeceğini gösterdiğini aktaran Yıldırım, ihracat, satın alma ve sanayi üretiminde yükselen bir ivmeyle yollarına devam edeceklerini dile getirdi.
Reel sektör güveninin de her geçen gün arttığını ve vatandaşın geleceğe güvenle baktığını belirten Yıldırım, içeri ve dışarıdaki tüm sıkıntılara rağmen daha güçlü bir ülke yolunda çalışmaların aralıksız sürdürüldüğünü söyledi.
“Nihai hedefimiz, ülkemizi terörden tümüyle arındırmak”
Ekonominin daha da büyütüleceğini, kalkınmanın artırılacağını belirten Yıldırım, “Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, istikrarını istemeyenlere karşı mücadelemizi de karalılıkla devam ettireceğiz. Nihai hedefimiz, ülkemizi terörden tümüyle arındırmak ve her bakımdan güçlü bir hale gelmektir.” diye konuştu.
Kalkınmanın, en önemli bileşeninin yatırım olduğunu dile getiren Yıldırım, Türkiye’nin gelecek 15 yıllık öngörüsünün de buna göre şekillendirildiğini aktardı.
Önümüzdeki 10 yılda, altyapı, ulaştırma, sağlık teknolojileri alanında 100 milyar doların üzerinde yatırım hedeflediklerini ifade eden Yıldırım, sağlıkta dönüşüm kapsamında da yeni yatırım planları olduğunu, aynı şekilde bilgi ve iletişim teknolojileri alanlarında da ciddi yatırımlar, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini gerçekleştireceklerini kaydetti.
“Türkiye şimdi daha güçlü…”
Türkiye’nin güvenli liman olmaya devam edeceğini bildiren Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’ye yönelik her saldırı, önümüze çıkarılan her engel bizim gücümüzü de kararlığımızı da sorumluluğumuzu da daha da artırıyor. Bu sebeple birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi düne göre, bugün, yarın çok daha kuvvetlendirmemiz gerekiyor. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, birlikte Türkiye olacağız. Bugün geçmişten aldığımız güçle, geleceğe daha emin adımlarla yürüyoruz. Türkiye şimdi daha güçlü, millet daha güçlü, ekonomimiz daha güçlü, gençlerimiz, kadınlarımız daha da umutlu. Hedefimiz daha büyük, geleceğimiz evelallah dünden daha aydınlık.”
2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonlarına emin adımlarla ilerlemek için önlerinin daha açık olduğunu söyleyen Yıldırım, hedefe ulaşmak için daha çok çalışacaklarını belirtti.
Yıldırım, Genel Kurulda geçen hafta görüşülmeye başlanan “İş Mahkemeleri Kanunu”na ilişkin tasarının da bu hafta tamamlanmasını beklediklerini kaydetti. İş kanunlarının yanlış yorumlanması ve içtihatlar dolayısıyla işçi ve işverenlerin mağduriyet yaşadığına işaret eden Yıldırım, tasarıdaki arabuluculuk kurumuyla zaman kaybetmeden sorunun iş başında çözüleceğini ve mahkemelerin yükünün azalacağını belirtti.
Başbakan Yıldırım’ın konuşmasının ardından kapalı grup toplantısına geçildi. AK Parti Adıyaman Milletvekili ve Grup Denetçisi Salih Fırat, AK Parti’nin 26’ıncı dönem 2’nci yasama yılı grup hesaplarını okudu.