Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak “Uluslararası Ekonomik Gelişme Zirvesi -Çin ve Hindistan Üzerinden Global Krize Bakış ve Türkiye” konulu konferansta küresel politik gelişmeler ve Türkiye’nin yol haritasıyla ilgili değerlendirmeler yaptı.
Çin ve Hindistan’ın toplam milli gelirinin G7 ülkelerini geçeceğini anlatan Albayrak, “Sadece Çin ve Hindistan’ın nüfusu yaklaşık 3 milyara ulaşıyor ve Hindistan nüfus olarak tek çocuk politikasının da etkisiyle Çin’i de geçiyor. Baktığımızda bu iki ülkenin nüfusları toplamı dünyanın yarı nüfusuna yaklaşıyor.” bilgilerini verdi.
Batı merkezli ekosistemin artık doğuya kaymak durumunda olduğunu ifade eden Albayrak, “Dünyada bir paradigma değişimi var, ‘power shift’ değişimi var… Hakikaten yeni yüzyılda çok büyük bir zihinsel ve derin bir dönüşüm var. Burada Çin ve Hindistan önemli bir şekilde ayrışıyor.” diye konuştu.
-“Rasyonel olacağız”
Albayrak, Türkiye’nin önünde doğu ekonomileri açısından önemli fırsatlar bulunduğunu anlatarak şunları kaydetti:
“Geçen gün ihracatçılarımızla konuşurken bu örneği verdim. Fırsatın boyutunu anlamak için önemli bir örnek bu. Çin ve Hindistan dünyanın yarısı nüfusa ulaşıyor dedik, GDP’leri artıyor dedik. Peki bu ülkelerin son 15 yılda Türkiye’nin neredeyse 5 katı büyüyen ihracat hacmi içerisinde payı nedir? 2 küsur milyar dolarla neredeyse yüzde 1’lerde… Bu kötü ama aynı zamanda muazzam da bir fırsat penceresi.
Çin seyahatlerimiz başarılı geçti ama özellikle Hindistan seyahati için konuşuyorum, tahmin ettiğimin ötesinde, çok başarılı, çok verimli, bölgesel iş birliklerini geliştirici yeni fırsat pencerelerinin açıldığı bir seyahat oldu. Önümüzde yeni bir dünya ekosistemi duruyor. Türkiye işte bu yeni network’ün orta kuşağının ana omurgasını oluşturan, bu linki bağlayan, anahtar bir ülke olmaya doğru hızla ilerliyor. Rasyonel olacağız, pragmatik olacağız ve ‘iş birliklerini nasıl artırabiliriz’i tartışıp konuşacağız.”
“Petrol ve gaz rezervlerinin 3’te 2’si bizim etrafımızdaki coğrafyada”
Asya-Pasifik’te yaşanması muhtemel bir ekonomik çatışma için Türkiye’nin gerekli çalışmaları yapmak durumunda olduğunu ifade eden Albayrak, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin Asya-Pasifik’te yaşanması muhtemel bir ekonomik çatışma için demir yolu, deniz yolu, havayolu hazır mı? Enerjinin çeşitlendirilmesi, boru hatlarının genişletilmesi, depolandırılmanın geliştirilmesi, sıvılaştırılmış doğalgazı (LNG), yeniden gazlaştırma tesisleri (FSRU)… Bütün bunlara Türkiye hazırlanıyor mu?
Bunun ötesinde bölge ekonomileri… Türkiye burada ayrı bir noktada. Başka bir şekilde ayrışıyor. nedir bu ayrışma? Dünya petrol ve gaz rezervlerinin 3’te 2’si bizim etrafımızdaki coğrafyada… Sevelim sevmeyelim ama böyle bir gerçek var. Kazakistan’dan Azerbaycan’a, Rusya’dan İran’a, Irak’tan Suriye’ye, Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) Katar’a, Kuveyt’e, Suudi Arabistan’a… Bir de bakıyorsunuz Doğu Akdeniz gazı, yeni keşifler… Onları saymıyorum.
Tüm bu network’e baktığınızda dünyadaki altyapı, dünyadaki enerji kaynakları, dünyadaki ekosistemin dönüşümü içerisinde Türkiye’nin yetişmiş genç nüfusu, rekabetçi özel sektörü ve tüm bu yaşananlara rağmen hakikaten liberal politikalarla yatırımcı dostu iklimi geliştiren, istikrarlı bir resmiyle dünyada çok net ayrışıyor.”
“80 milyonu kaybederseniz bunun bedeli çok ağır olur”
Avrupa liderlerinin son dönemde seçim yarışında öne çıkmak için geliştirdiği “Erdoğan karşıtı” söyleme dikkati çeken Albayrak, siyasette aklıselim liderlerin aklıselim demeçlerine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Türkiye’nin batıyla 70 yıllık stratejik ittifakı ve müttefikliği çerçevesinde çok önemli bir testten geçtiğini anlatan Albayrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’yi artık, hele de bu yaşananlardan sonra 20. yüzyılın kodlarıyla okumaya çalışma dönemi bitti. Siyasetçiler özelinde demiyorum bunu, 80 milyon özelinde… 80 milyonu kaybederseniz bunun bedeli emin olun çok ağır olur. Buna akılcı ve rasyonel yaklaşım gerekli. Ancak kapımızdaki ve içimizdeki terörle test edilen ilişkileri eski dünya düzeninin, masa başında raporlar yazıp, hırsı aklının önüne geçip, ülkelerin ons-tate ilişkisini feda etmeyi göze alabilecek çılgın birkaç tane bürokrat, derin yapı elemanına feda edebiliyorsa birileri, bunu iyice düşünmesi lazım. Kaybeden Türkiye olmaz, kaybeden tüm taraflar olur.
Bu resim ışığında esas görmemiz gereken de yeni dünya düzeninde artık kimse 80 milyondan bu kadar şey yaşandıktan sonra, bir tokat yedikten sonra diğer yanağını da uzatmasını beklemesin. Ben siyasetçi olarak bunu görürüm, görmem ama 80 milyon bunun yaşanmasına izin vermeyecek.”
“İhanet resmi çok büyük bir şerden, daha büyük hayrın doğmasına vesile oldu”
Albayrak, Türkiye’nin muhtemel ekonomik krizleri önceden engellemek için birlik ve beraberliğe sahip olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
“15 Temmuz hain darbe girişiminde Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) ortaya koyduğu bu ihanet resmi çok büyük bir şerden, daha büyük bir hayrın doğmasına vesile oldu. Nedir o? 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun kenetlendiği ve birleştiği bir beraberlik resmi oldu. Bu çok lazım ve elzem bir hikayeydi, bu gerçekleşti.
Peki ikincisi… Böyle lazım olan bir döneme gidiyoruz, ikinci lazım olan nedir? Siyasi istikrarlı bir sistemsel dönüşüm, 16 Nisan… Gelecek yüzyıl bu yüzyılın tarihi yazıldığında 16 Nisan’ın başarılı sistem dönüşümünde çok önemli bir kavşak olarak yer alacak. İnsanlar, siyasetçiler, partiler gelip geçici, ben bugün varım yarın yokum ama devletler ve sistemlerin bekası çok önemlidir.”
“Siyasette maalesef rekabet yok”
Türkiye siyasetinde küresel gelişmeleri rasyonel şekilde ele alıp, geliştirici muhalefet yapan bir oluşumun bulunmadığına işaret eden Albayrak, “Fikir üretip geliştirebilecek siyasi zenginliğimiz maalesef Türkiye’de yok ama ileride o da olacak. Büyük resmi görecek, her görüşten farklı politikaları savunan insanların sayısı artacak. Ancak şu halde siyasette maalesef rekabet yok. Rekabet olmadığı için bu bize ağır bir yük yüklüyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin gelinen noktada popülist yaklaşımlardan uzak ve sistemli gelişimi benimsemeye başladığını anlatan Albayrak, ülkenin 5 yılda 5 seçim yaptığı halde bütçe açığı ortalamasını yüzde 1’de tutmayı başardığını hatırlattı.