Borsa İstanbul’un kuruluş yıl dönümü ve yeni hizmet binasının açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan açıkça ifade ediyorum. Milletimiz ve devletimiz, ülkemizin bu zor günlerinde yanında olan, kendisine destek veren, fedakârlık yapan hiç kimseyi unutmayacaktır. Bu, parayla pulla ölçülemeyecek kadar büyük bir vefa duygusudur. Yatırımlarımızı, siparişlerimizi, istihdamımızı, üretimimizi, ticaretimizi artırmak için ne gerekiyorsa yapıp, ekonomi çarklarının işleyişine ivme kazandırmalıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Borsa İstanbul’un 143. kuruluş yıl dönümü ile yeni hizmet binasının ve Kuyumcukent’te yapımı tamamlanan Kıymetli Madenler Saklama Merkezinin açılışı vesilesiyle düzenlenen programa katıldı.
143 yıl önce Dersaadet Tahvilat Borsası adıyla faaliyete başlayan, 2013 yılında isim ve statüsü değişerek bugünkü halini alan Borsa İstanbul’un, güçlenerek çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan Takasbank binası, merkezi kayıt kuruluşu binası ve Kuyumcukent’teki kıymetli madenler saklama merkeziyle Borsa İstanbul yeni bir döneme girdiğini söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul’da hedef alınan noktalardan birinin Borsa İstanbul olmasının, tesadüf olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye yönelik her çeşit saldırı, ekonomi boyutuyla birlikte kurgulanıyor ve hayata geçiriliyor. Türk ekonomisinin derinliğinin olmadığı dönemlerde, bu saldırıların başarıya ulaşması çok daha kolaydı. 1994 ve 2001 krizlerinin, birkaç milyar dolarlık spekülasyonlarla tetiklendiğini biliyoruz. Cumhuriyetin ilanının ardından başlatılan sanayileşme hamlesinin önünün, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kesilmesinin de, çok basit operasyonlarla yürütüldüğünü görüyoruz. Türkiye’yi her şeyiyle dışa bağımlı hale getirmek isteyenlerin elleri üzerimizden hiç eksik olmadı” diye konuştu.
“ÜLKEMİZE YÖNELİK EKONOMİK SALDIRILAR DURMUŞ DEĞİL”
2003 yılından bu yana da, benzer yöntemlerin zaman zaman denenmek istendiğine, borsa, döviz kurları ve faizler üzerinden Türkiye’yi krize sürükleme çabalarının yaşandığına, dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şöyle dedi: “Ama artık şunu herkesin bilmesi lazım; eski Türkiye yok. Türk ekonomisinin rakamları, hacmi, çapı çok büyüdü. Buna rağmen ülkemize yönelik ekonomik saldırılar durmuş değil. Milletimiz bu oyunu gördüğü için, istiklalinin ve istikbalinin önemli bir parçası olarak kabul ettiği ekonomisine de sahip çıkıyor. 15 Temmuz gecesi darbecilerin silahlarını, bombalarını durduran milletimiz, ertesi sabahtan itibaren de ekonomiye yönelik saldırılara karşı ülkesine siper oldu. Demokrasi nöbetleri gibi ekonomi nöbetleri tutan milletimizin her bir ferdine şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Tabii biz direndikçe, mücadele ettikçe, karşımızdakiler de saldırı çıtasını yükseltiyorlar. Son günlerde döviz kurunu silah olarak kullanıp yine üzerimize gelmeye başladılar. Varsın gelsinler. Biz de bunları alternatiflerini üretiyoruz, üretmeye devam edeceğiz. Hiçbir ekonomik rasyonalitesi, temeli, karşılığı olmayan bir şekilde döviz kurunun yükseltilmesinin başka bir izahı yoktur.”
“EKONOMİDEKİ GÜNCEL SIKINTILARIN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ADIMLAR, HIZLI VE KARARLI ŞEKİLDE ATILMALI”
Türkiye’nin, döviz kuru üzerinden yapılan bu saldırıyı karşılayacak gücünün ve imkanlarının olduğunu; ancak tüm çabalara rağmen üstesinden gelinemeyen hızlı hareket edememe sorunu yüzünden böyle bir görüntüye sebebiyet verildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlgili kurumlarımız, bekleyip, kendi zaviyelerinden meseleyi etraflıca değerlendirdikten sonra ve ihtiyatlı bir şekilde harekete geçiyorlar. Bu da, son günlerde yaşadığımız döviz spekülasyonlarında olduğu gibi, milletimizin moralini bozacak düzeyde dalgalanmalara yol açıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye meselesinin çözümü konusunda ümit verici gelişmeler yaşandığını, Irak’ta da olumlu sonuç alınması için her türlü çabayı gösterildiğini, yakın geçmişte sorun yaşanan ülkelerle yeni bir döneme girildiğini hatırlattı ve küresel ticaretteki durgunluğun aşılmaya başlandığına ilişkin işaretlere şahit olunduğunu, ekonomideki güncel sıkıntıların çözümüne yönelik adımların hızlı ve kararlı atılması gerektiğini kaydetti.
Bu yönde adımların atılmaya başlandığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Döviz kurundaki sun’i şişkinliğin giderilmesiyle birlikte, piyasalardaki bekle-gör politikasının da sona ereceğini ümit ediyorum. Türkiye, güçlü kamu maliyesi, bankalarının sağlıklı sermaye yapısı, disiplinli bütçe uygulamaları, yatırımcılar için cazip imkanlarıyla, ekonomideki bu durgun görüntüyü kesinlikle hak etmiyor. Esasen, ortada üstesinden gelinemeyecek bir mesele de yoktur. Yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen, geçtiğimiz yıl dünya ticaretinden ülkemizin aldığı pay, yüzde 0,89 ile tüm zamanların rekorunu kırdı. Özellikle Avrupa Birliği ve Amerika gibi büyük ekonomilere olan ihracatımız, tarihimizin en yüksek seviyelerine ulaştı. Ülkemizin ihracat rakamlarındaki sorunun en önemli sebepleri, dünya genelinde ürün fiyatlarında yaşanan düşüş, Suriye ve Irak gibi ülkelerdeki çatışma ortamları ve parite etkisidir. Şayet, hiçbiri de bizim elimizde olmayan bu sorunlar olmasaydı, Türkiye’nin ihracatı yine çok yüksek artış oranlarına ulaşacaktı. Nice zorlu imtihanı başarıyla geride bırakan Türkiye ekonomisinin, çok kısa bir sürede, bugünkü sıkıntıları da atlatacağına yürekten inanıyorum.”
“EKONOMİDEKİ SORUNLAR SAVUNMADA KALARAK DEĞİL, HÜCUM POZİSYONUNA GEÇİLEREK AŞILABİLİR”
Ekonomideki sorunların da savunmada kalarak değil, hücum pozisyonuna geçilerek aşılabileceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İhracatta daralma mı yaşıyoruz, hemen karşı atağa geçip yeni pazarlar, yeni ürünler, yeni pazarlama yöntemleriyle, katma değeri yüksek ürünlere yönelerek 1 trilyon dolarlık dış ticaret hedefimize kilitlenmeliyiz. Büyümede sorunlar mı baş gösterdi, hemen üretimi artırıp, teknolojimizi güçlendirip, yatırımları teşvik edip, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefimize sıkı sıkıya sarılmalıyız. Turizmde tekleme mi var, hemen yeni destinasyonlar, yeni pazarlar, yeni yöntemlerle turizm gelirlerimizi 100 milyar dolara taşımanın çarelerini aramalıyız” şeklinde konuştu.
“Eğer, 2023 hedeflerimizden uzaklaşırsak, bu vizyonu kaybedersek, kısır döngüye girersek, önümüzdeki engelleri zaten aşamayız.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomiyi sadece finans araçlarından ibaret görenlerin, meseleye kısa vadeli baktığını dile getirdi ve “Bu anlayışı değiştirmemiz lazım. Salt finans değil, bizim için reel ekonomi bizim için çok çok önemli. Zaten dikkat ederseniz salt finans sektörü ile uğraşanların öbür tarafta reel ekonomi ile ilişkilerinin, hatta zaman zaman iktidarımızdan önce elindeki o finans imkanlarını kalkıp o reel sektördeki attığı adımlara kullananlar hem ülkeyi batırdılar, hem kendilerini batırdılar. Ekonomi insandır, insana dair her şeydir. Hamdolsun bizim insanımız dimdik ayaktadır. Dünyada başka hiçbir toplumun gösteremeyeceği bir kahramanlık örneğiyle ülkesine, demokrasisine, özgürlüğüne sahip çıkan bu millet, yeni destanlar yazmaya daima hazırdır. Omurga sağlam olduktan sonra, ufak tefek yaralar, incinmeler bizi yolumuzdan alıkoyamaz” diye ekledi.
“RİSK ALMADAN İŞLER YÜRÜMEZ”
Türkiye’nin bugün kendisine inanan, kendisine güvenen, bunun için risk almaya hazır yatırımcılara, iş adamlarına, girişimcilere ihtiyacı olduğunu söyleyen ve iş adamlarına “Bu işi geciktirmeyin, yatırımlarınızı yapın, kendinize güvenin, ülkeye güvenin” tavsiyesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkede istikrar ve güven var. Bu iki sihirli kavramı asla ihmal etmeyin. Ama şimdi ben bir şey daha söylüyorum ve diyorum ki risk alın. Risk almadıktan sonra bu iş yürümez. Benim ekonomi tahsilimde ekonomi hocalarım, ‘ekonomi risktir’ derlerdi. Ama bir siyasetçi olarak 40 yıllık siyasi yaşamımda siyasetin de hep risk olduğuna inanmışımdır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buradan açıkça ifade ediyorum. Milletimiz ve devletimiz, ülkemizin bu zor günlerinde yanında olan, kendisine destek veren, fedakârlık yapan hiç kimseyi unutmayacaktır. Bu, parayla pulla ölçülemeyecek kadar büyük bir vefa duygusudur. Buradan bir kez daha, ülkesini ve milletini seven, bu topraklara karşı sorumluluk hisseden herkesi harekete geçmeye davet ediyorum. Yatırımlarımızı, siparişlerimizi, istihdamımızı, üretimimizi, ticaretimizi artırmak için ne gerekiyorsa yapıp, ekonomi çarklarının işleyişine ivme kazandırmalıyız. Uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisinin yeniden artmaya başladığını görüyoruz. Yeni yatırımlar için, sürekli ziyaretimize gelip bizlerle ne gibi adımlar atacağını konuşanları görüyorum. Bakın şu anda Başbakanımız da açıkladı, ülkemize 2 milyon dolarlık bir yatırımla giren veya buraya 2 milyon doları getiren vatandaşlık imkanını alabilecek. Bunlar önemli adımlar. Bunun da riski var. Niçin? Buna karşı çıkanların olduğunu da sizler biliyorsunuz. Ama bizim derdimiz başka. Niye? İstiyoruz ki küresel bir yapıyı, -şimdi buna yeni bir anlayış getiriyorum- adeta bir küresel vatandaşlık anlayışıyla ülkemizi merkez alarak burada toparlayalım. Bu adımı atmamız lazım. Bu ülke kendisine güvenen ve yatırım yapan hiç kimseyi, hiçbir kurumu mahcup etmemiştir, etmeyecektir. Bu süreçte, bizim iş dünyamızın da çok daha güçlü bir şekilde sahaya inmesi gerekiyor. Döviz oyununu, bu senaryoyu ikide bir bize dayatanların başında patlatacak şekilde bozmalıyız. İhracat ve turizmde yaşanan daralmayı süratle telafi etmekle kalmamalı, çok daha büyük bir atılımı hayata geçirmeliyiz.”
“YENİ TÜRKİYE’NİN İNŞASI VE YÜKSELİŞİNİN ÖNÜNDE KİMSE DURAMAYACAKTIR”
Bu süreçte, finans kesiminin, reel sektöre daha fazla destek vermesinin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, finans alanında yeni oyuncuların sahaya girmeye başladığına, uluslararası alandaki gelişmelerin, Türkiye’nin cazibesini artırdığına dikkat çekti ve gümrük birliği anlaşmasının yenilenmesiyle birlikte, Avrupa tarafında da hareketlenme artacağını ekledi.
“Rusya ve Çin gibi dünyanın yeni ekonomik devleriyle, Afrika gibi geleceğin yükselen gücü olarak gösterilen coğrafyalarla, Orta Asya gibi kadim bağlarımızın olduğu bölgelerle yeni ve sağlam ilişkiler kuruyoruz” ifadelerini kullanan ve önümüzdeki hafta 4 Afrika ülkesini ziyaret edeceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu fırsatların en iyi şekilde kullanılarak 2023 hedeflerine odaklanılması gerektiğini, ekonominin tüm aktörlerine güveninin tam olduğunu, TBMM’de görüşülmekte olan Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinin, Türkiye’ye doping etkisi yapacağını vurguladı ve ekledi: “Yeni Türkiye’nin inşası ve yükselişi önünde, Allah’ın izniyle, kimse duramayacaktır. Bin yıllık vatanımız olan bu coğrafya, yeniden bölgesinin ve dünyanın parlayan yıldızı haline geliyor. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.”
“MİLLÎ İRADEYİ HAZMEDEMEYEN BİR ANLAYIŞ VAR”
Konuşmasının sonunda TBMM’de anayasa değişiklik teklifi ile ilgili sürdürülen çalışmalara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili şu değerlendirmelere yer verdi: “Bakınız tüm siyasi partiler alanlarda hep yeni anayasa yeni anayasa yeni anayasa demişlerdir. Peki, şimdi Parlamentoda dikkat edin ne tartışılıyor? Yeni anayasanın önünde durmak için elinden ne geliyorsa bakıyorsunuz iki siyasi parti bunu konuşuyor. Onunla da kalmıyorlar, edep, adap, hiçbir şey bilmeden ve bir milletvekilinin, siyasetçinin ağzına yakışmayacak şekilde ifadelerle engellemenin gayretleri içerisindeler. Tabi yıllardır hep söylerdim, şu içtüzüğün değişmesi lazım, böyle bir içtüzükle bu Parlamento yürümez. Ve birbirini bu denli yoran bir siyaset anlayışıyla neticeye de varamazsınız. Bir de dersini çalışarak gelen bir yapı yok, bir anlayış yok. Yani dünyada uygulaması nasıldır, bunu bilmiyorlar. Yani Amerika’da uygulama farklı olabilir, Latin Amerika’da farklı olabilir, Avrupa’da, diyelim Fransa’da yarı başkanlık farklı olabilir, Rusya’da farklı olabilir, bütün bunları gözden geçirmeden, bakıyorsunuz duydukları bir şeyle buralarda konuşma yapıyorlar; bu siyasetçiye yakışmıyor. Ama dersini iyi çalışmış olsa, ha bu işin aslının bu olmadığını görecek.”
Nihai kararı milletin vereceğini Meclis’in şu anda millete götürülecek olan o metni hazırladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda millî iradeye dahi hazmedemeyen, ona bu işin götürülmesini hazmedemeyen bir anlayış var. Temenni ederim ki, bu akşam, yarın akşam biterek ikinci tura geçilir ve ikinci turdan sonra da millete gidecek yol açılır” dedi.
Borsa İstanbul’un 143’üncü kuruluş yıl dönümünün, açılışı yapılan üç yeni hizmet binasının hayırlı olmasını dileyerek Barsa İstanbul yönetimine başarı dilekleriyle konuşmasını tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından yeni açılan hizmet binalarının açılış kurdelesini kesti.