Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul’daki terör saldırısıyla Türkiye’de inanç temelli bir çatışma sürecinin başlatılmasının amaçlandığını belirterek, “Ortaköy’de yüzyıllarca cami, kilise, havra hep yan yanaydı, farklı dinden, inançtan insanlar hep birlikteydi. Biz, bir arada yaşama felsefesini yıllardır tecrübe ediyoruz. Sonuna kadar da evrensel insani hasletlerimizi koruyacağız ve sahipleneceğiz.” dedi.
Yıldırım, AK Parti TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, 2017 yılının Türkiye ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini dileyerek, acıların ve mutlulukların paylaşıldığı oranda millet olma bilincinin daha da güçlendiğini bildirdi.
Millete güvendiklerini, milletin de devletine, hükümetine güvendiğini vurgulayan Yıldırım, “Daha müreffeh bir Türkiye’ye ulaşmak için yeni yılda canla, başla çalışmaya devam edeceğiz. Demokrasimizi, hukuk devletimizi daha da güçlendireceğiz. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi bozmak isteyenler bilsinler ki bunu katiyen başaramayacaklar.” ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, karanlıktan beslenen terör örgütlerinin Türkiye’nin gün ışığına kavuşmasından rahatsız olduklarını, demokrasi, hukuk ve adaletin güçlenmesinin, vatandaşın devletiyle bütünleşmesinin belirli çevreleri, teröristleri rahatsız ettiğini dile getirdi. Yıldırım, “Ne yaparlarsa yapsınlar yok olmaya mahkumdurlar. 2017, Türkiye’nin terörle mücadelede mutlak bir hakimiyet sağlayacağı yıl olacaktır. Şu aziz milleti hiçbir beşeri güç ayrıştıramadı, bundan sonra da ayrıştıramayacak. Millet olma vasfımızı kimse zedeleyemez. Bin yıllık kardeşlik tecrübemizi, bin yıllık dayanışma ruhumuzu hiçbir alçak girişim bozamaz. İktidarıyla muhalefetiyle terör karşısında dimdik durduk bundan sonra da durmaya devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
HER TÜRLÜ KİN VE NEFRET SÖYLEMİNİ ŞİDDETLE REDDEDİYORUZ
Yıldırım, masum ve savunmasız sivil insanları, mutlu ve güzel anlarında katleden alçakların amacının insanlığa korku salmak, Türkiye’ye zarar vermek olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
“Bu katilleri aramıza salanlar, bu alçakça eylemleriyle farklı yaşam tarzları, inançlar üzerinden ayrışacağımızı bekliyorlarsa boşuna hevesleniyorlar. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu ülkede bütün hayat tarzları, inançlar, bütün düşünceler devletin güvencesindedir. Her türlü ayrımcılığı, her türlü kin ve nefret söylemini şiddetle reddediyoruz. Bizim inancımız açık ve nettir; bir insanı öldüren, bütün insanları öldürmüş gibidir. Bizler çoğulcu demokratik hukuk düzenimizi ve sağlam toplumsal dokumuzu özenle muhafaza edeceğiz. Dünya bilmedir ki bu alçakça saldırılar karşısında millet olarak daha fazla kenetleneceğiz, kaynaşacağız.
Uluslararası toplumdan tek bir isteğimiz, beklentimiz var; terör işinde ikircikli davranışları bir tarafa bırakalım. Hakkaniyetli olalım. Londra’yı, Paris’i, Brüksel’i, Atlanta’yı, Moskova’yı, Berlin’i kana bulayan teröristlerle İstanbul, Kayseri ve Ankara’da masum insanları katledenler aynı örgütlerdendir, aynı kaynaklardan beslenmektedir.”
Türkiye’nin yurtiçi ve yurtdışına terör örgütleriyle mücadelesinin amansızca sürdüğünü, karşılarında aynı merkezden yönetilen farklı örgütler bulunduğunu anlatan Yıldırım, Türkiye’nin bugün sadece bir terör örgütüyle mücadele etmediğini, 40 yıldır PKK ile mücadele ederken bunun yanı sıra DEAŞ, FETÖ, PYD, DHKP-C gibi örgütlerle de aynı anda mücadele ettiğini belirtti.
Yıldırım, “Dünyanın hiçbir ülkesinde bir anda bu kadar terör örgütüyle mücadele eden hiçbir ülke yok. Bunun iyi bilinmesi lazım. Bunun sebebi ne? Bunun sebebi; emperyal hayallerin ülkemizin civarındaki komşularımız üzerindeki hesaplarıdır. Suriye’de, Irak’ta son 5-6 yıl içerisinde yaşanan istikrarsızlık, otorite boşluğu terör örgütleri için mükemmel bir ortam oluşturmuştur. Burada en büyük zararı gören ülke de Türkiye olmuştur.” diye konuştu.
Terörle mücadelenin sadece yurtiçinde yürütülmesinin yeterli olmadığına dikkati çeken Yıldırım, “Hatay’da, Kilis’te füzeler, roketler düşerken, masum insanlar hayatını kaybederken ‘neredesiniz, niye terörle etkin mücadele etmiyorsunuz’ diyenler, Fırat Kalkanı ile peşlerine düşüp, kendi inlerinde yok ettiğimiz zaman da ‘bizim orada ne işimiz var’ diye bas bas bağırıyorlar. Bu bir muammadır, haksızlıktır. Türkiye terörü sadece kendi topraklarında değil, nerede ülkemize, insanlarımıza zarar veriyorsa orada bulup yok etmek kudretine sahiptir. Fırat Kalkanı ile de bunu gerçekleştirmektedir.” ifadesini kullandı.
SONSUZA KADAR EVRENSEL İNSANİ HASRETLERİMİZİ KORUYACAĞIZ
Başbakan Yıldırım, İstanbul’daki terör saldırısının mekanı ve zamanı dikkate alındığında amacının ne olduğunun çok açık olduğunu belirterek, şu görüşlere yer verdi:
“Bu saldırıyla etnik köken, mezhep temelli ayrıştırmaya, kışkırtmaya yönelik ülkemizde süreç başlatılmak isteniyor. Terörün hayat biçimlerimiz üzerinden bizi ayrıştırmaya yönelik bu provokatif oyunları asla bizim yanıltmasın. Biliyoruz ki bu kirli tuzaklar toplumun sağduyusunu, kardeşliğini hedef alıyor. Caniler ve onları azmettirenler toplumsal barışımızı ve huzurumuzu bozmaya çalışıyorlar. Onlar biliyor ki Ortaköy’de yüzyıllarca cami, kilise, havra hep yan yanaydı, farklı dinden, inançtan insanlar hep birlikteydi. Biz, bir arada yaşama felsefesini yıllardır tecrübe ediyoruz. Sonsuza kadar da evrensel, insani hasletlerimizi koruyacağız ve sahipleneceğiz. Yarınlarımız için hepimiz, 7’den 70’e uyanık olmak mecburiyetindeyiz.”
Yıldırım, her türlü ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı söylemin terörün amacına hizmet ettiğine vurgu yaparak, sosyal medya üzerinden yapılan ve terörün amacına hizmet eden kışkırtıcı paylaşımların Türkiye’ye ve vatandaşların kardeşliğine zarar verdiğine değindi.
Sosyal medyayı kullanan gençleri uyaran Yıldırım, “Sosyal medya sorumsuz medya değildir. Sosyal medyada suç niteliğinde yapacağınız paylaşımlar başınıza bela olabilir. Nitekim olmaya başlamıştır.” dedi.
Bir kişinin kin ve nefret duygularıyla bilinmesinin, motive edilmesinin kabul edilebilir bir yanı olmadığını ve bunun suç olduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
“Kin ve nefret söylemi, terörü açıkça övmek ve toplumda kargaşayı teşvik etmek gibi faaliyetler hukuk devletinde suçtur, cezai karşılığı vardır. Bu yönde paylaşımlar yapanlara karşı yargı harekete geçmiş, gerekli hukuki işlemler başlatılmıştır. Vatandaşlarımızın ve gençlerin terör örgütünün oyununa alet olmamaları, suç teşkil edecek paylaşımlarda bulunmamalarını özellikle rica ediyorum, istirham ediyorum.”
Yıldırım, milletin sağduyusuyla bin yıllık müktesebatın en büyük sermaye olduğunu belirterek, sinsice hamlelere, teröre dimdik ve birlikte karşı çıkılması gerektiğini söyledi.
Kararlı ve sağduyulu tutumu nedeniyle vatandaşlara şükranlarını sunan Yıldırım, “Milli seferberlik bilinciyle el ele omuz omuza verecek, bu alçakların hedefine ulaşmasına katiyen müsaade etmeyeceğiz.” diye konuştu.
Terör saldırısı nedeniyle arayarak, mesaj göndererek acıları paylaşan bütün ülkelere ve ülke yöneticilerine de teşekkür eden Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Terör, sadece Türkiye’nin meselesi değil bütün dünyanın, bütün insanlığın başının belasıdır. Türkiye’nin terörle ortak mücadele çağrısına bütün ülkelerin daha güçlü ses vermesini, cevap vermesini bekliyoruz. 2017 yılı bütün ülkelerin terörle topyekün mücadele konusundaki bilincinin de zirveye çıkacağı bir yıl olmasını diliyoruz.”
Yıldırım, 2016’da dünyada ve Türkiye’de zor günler geçirdiğini söyledi. Dünya genelindeki terör olaylarının, küresel ekonomik krizin yanı sıra Türkiye’de özellikle yılın ikinci yarısından başlayarak hiçbir insanın aklına, hayaline gelmeyen birçok olayın kısa sürede yaşandığına işaret eden Yıldırım, bunlardan en önemlisinin 15 Temmuz’da FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi olduğunu vurguladı.
Gruba katılanların, “Millet bu oyunu bozar” sloganları atması üzerine Yıldırım, oyunu vatanını, milletini ve bayrağını seven 79 milyon vatandaşın bozduğunu belirterek, milletle gurur duyduklarını ifade etti.
“İŞ BAŞINDA MİLLETTEN GÜCÜNÜ ALAN AK PARTİ İKTİDARI VAR”
2016’nın son 6 ayını değerlendiren Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“Tek cümleyle özetlemek gerekirse şu 6 ay içinde başımıza gelen, pişmiş tavuğun başına gelmedi. 15 Temmuz darbe girişimi, hiçbirimizin öngördüğü bir şey değil. Alçak, sinsi terör örgütü maalesef 17-25 Aralık’ta emeline ulaşamayınca son çareyi hainlik yapmakta gördü. Milletin silahıyla, milletin tankıyla, tüfeğiyle, uçağıyla yine milletin üzerine ateş ederek halkın iradesiyle iş başına gelen Hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı ortadan kaldırmak istedi. Ama hesap tutmadı. Niye tutmadı? Çünkü iş başında milletten gücünü alan AK Parti iktidarı vardı. AK Parti iktidarı ilk günden bugüne kadar bir yandan millete hizmet ederken diğer yandan da vesayet odaklarına karşı amansız mücadelesini vererek bugünlere geldi.”
Yıldırım, 2003’ten 15 Temmuz’a kadar 3 defa değişik formatlarda darbe girişimine maruz kaldıklarını, her seferinde de millete, demokrasiye, hukuk devletine güvendiklerini ve bütün darbecileri hayal kırıklığına uğrattıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, parti kapatma, yargı darbesi, 17-25 Aralık olayları ve en son 15 Temmuz darbe girişimi ile bir süreç yaşadıklarını anımsatan Yıldırım, bütün bunlar yaşanırken bir yandan da ülkenin ve milletin ihtiyacı olan hizmetlerden asla vazgeçmediklerini aktardı. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarımda bütün alanlarda ülkenin ve insanın yüzünü güldürecek hizmetleri yaptıklarını aktaran Yıldırım, “Hem vesayetle mücadele ettik hem de millete verdiğimiz sözleri yerine getirdik. 2016’da bile dünya ekonomik krizle bunalım içerisinde bulunduğu halde Türkiye, dünyanın en büyük projelerini birer birer hayata geçirdi.” değerlendirmesinde bulundu.
Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli, Filyos Limanı ve Endüstri Bölgesi projelerini örnek gösteren Yıldırım, şunları söyledi:
“Bütün bu hizmetlerin mutluluğunu maalesef yaşamamızı da engellemeye çalıştılar. Yaptıkları terör faaliyetleri ile bu büyük eserleri gölgelemeye çalıştılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, hizmet kervanı yürümeye devam edecek. Hizmetlerimiz devam edecek. Terörle kararlı mücadelemiz de devam edecek. Bütün bu terörün tırmandırılmasının arkasındaki sebep Türkiye’nin terörle mücadelede gösterdiği kararlılığa karşı terör yuvalarını harekete geçiren, onların arkasındaki güçlerin duyduğu rahatsızlıktır. Hangi rahatsızlığı duyarlarsa duysunlar, Türkiye bölgede, hem insanının yüzünü güldürecek muasır medeniyetlerine ulaşacak hizmetleri birer birer yerine getirecek, hem de milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini yok etmeye çalışan bu şer odaklarıyla amansız mücadelesini sürdürecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
Yıldırım, bölgedeki ülkelerle dostlukları artırma, düşmanlıkları azaltma adına çalıştıklarını belirterek, terörü ortadan kaldırmanın yolunun huzur ve güven ile kardeşlik ortamının geliştirilmesi olduğunu ifade etti.
Başbakan Yıldırım, “Irak’ta otorite olmazsa, Suriye’de otorite olmazsa, devlet olmazsa biz güvende olamayız. Onun için işe ilişkilerimizi düzeltmekle başladık. Rusya ile ilişkileri düzelttik, İsrail ile devam eden ilişkilerimizi bir noktaya getirdik. Bununla da yetinmedik, 6 yıldır Suriyede devam eden katliama artık son vermek gerektiğini düşündük, inisiyatif aldık Rusya ile beraber ateşkesin sağlanmasını başardık.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu ateşkes ortamının Birleşmiş Milletler tarafından kabulünü de sağladıklarını vurgulayan Yıldırım, bütün ülkelerin Suriye’de kalıcı bir barışa adım atmaları için bir zemin oluşturduklarını kaydetti.
Suriye’de yaşanan katliama tek müdahale eden ülkenin Türkiye olduğunu anlatan Başbakan Yıldırım, “46 bin masum insanı ateş çemberinin içerisinden çıkararak onları hayata bağladık, ihtiyaçlarını karşıladık ve onları bağrımıza bastık. Türkiye kendine yakışanı yaptı, bu millet kendine yakışanı yaptı. Bu yöndeki çabalarımız devam ediyor. Şimdi de Irak ile ilişkilerimizi düzeltmek için bir süreç başlattık. Cumhurbaşkanımız, Irak başbakanı ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi, bu hafta içinde biz de bir ziyaret gerçekleştirmek suretiyle Irak’la olan dayanışmamızı, terörle mücadele konusundaki birlikteliğimizi bizatihi ziyaret ederek, göstermiş olacağız.” diye konuştu.
Yıldırım, komşu ülkeler ile kardeşlik ve barış içerisinde yaşamanın hem komşu ülkelerin geleceği, orada yaşayanların refahı hem de Türkiye’nin huzuru ve güveni için önemli olduğunu belirterek, “Çünkü enerjimizin, vaktimizin ve kaynaklarımızın terörle israf olmasına artık göz yumamayız. İnsanlarımız geleceğe umutlu, daha güzel bakmak istiyor, bizden daha fazla gayret bekliyor.” ifadelerini kullandı.
KOBİ’LERE EK KREDİ İMKANI
Geçtiğimiz ay birçok faaliyeti hayata geçirdiklerini anlatan Başbakan Yıldırım, KOBİ’lerin yaşanan kur dalgalanması karşısında yaşadıkları sıkıntının giderilmesi için bir kredi programını başlattıklarını vurguladı.
Yıldırım, şunları söyledi:
“Nakit sıkıntısı çeken KOBİ’lerimize düşük faizli kredi vereceğiz. KOBİ’ler borçlarını bu kredi ile yeniden yapılandıracaklar. KOBİ’lere Halk Bankası marifetiyle verdiğimiz krediler bunun dışında. Bu tamamen yeni bir şey. 250 milyar hacminde bir kredi imkanı sağladık. Hazineye 25 milyar lira kaynak aktararak bunun karşılığı 250 milyar liralık bir imkanı sağlamış olacağız. Bunu yaparken asla ilave borçlanma yapmayacağız, mali disiplinden de asla vazgeçmeyeceğiz. Amacımız nakit sıkışıklığı içerisinde bulunan, ani kur dalgalanmalarından olumsuz etkilenen esnafımızı, işadamımızı, sanayicimizi rahatlatmak ve 2017 yılı içerisindeki planlarını gerçekleştirmelerini sağlamak.”
Başbakan Yıldırım, alınan tedbirin sadece kredi sağlamakla olmayacağı düşüncesi ile hareket ettiklerini ve ilk 3 ay prim ödemelerini almayacaklarını, yılın son 3 ayına kadar ertelemeye gideceklerini bildirdi.
Böylece kaynakların KOBİ’lerin ellerinde kalacağını ve bu kaynakların öncelikli alanlarda kullanılmasının sağlanacağını vurgulayan Yıldırım, “Bu da yetmez dedik ve bir sicil affı getirmeye karar verdik. Bu da yüce Meclis’te bu hafta görüşülecek.” ifadelerini kullandı.
10 MİLYAR LİRALIK İLAVE KAYNAK İŞÇİYE, EMEKÇİYE, İŞVERENE AKTARILACAK
Başbakan Binali Yıldırım, asgari ücretin yüzde 10’a yakın bir miktar artığına işaret ederek, asgari ücretin her yıl iki defa arttığını, bu yıl milleti bu işlerle meşgul etmemek adına senenin başında toptan bir artış sağladıklarını anımsattı.
Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
“Artık 1 Ocak’tan 31 Aralık’a kadar asgari ücret hep aynı olacak. Vergi dilimi değişti, asgari ücret düştü meselesi de yok. Düşerse farkını Maliye Bakanlığı karşılayacak. Böylece mağduriyetlerin önüne de geçmiş olacağız. Asgari ücretlilerimizin vergiden dolayı kayıplarını önlemiş olacağız. İşverenlerimizin de artan asgari ücretten dolayı gelen ilave yüklerini bu yıl da karşılamaya devam edeceğiz. Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman 10 milyar liralık ilave bir kaynağın hem işçiye hem emekçiye hem de işverene aktarılması demektir. Kaynakları artıralım ve adil bir şekilde paylaştıralımın amacındayız. İmkanlarımız artıkça bunu yapmaktan asla kaçınmayacağız. Kısıtlı imkanlarla ihtiyaçları, öncelikleri gözeterek karşılayabilmenin gayreti içindeyiz.”
Yıldırım, ekonomi ile ilgili yeni tedbirin de “Esnaf ve Ahilik Fonu”nun kurulması olduğunu belirtti.
İşsizlik fonunda olduğu gibi bir fon oluşturduklarını ifade eden Yıldırım, “Nasıl işsizlik fonu çalışırken işini kaybedenlere belirli bir süreyle destek sağlıyorsa, esnaf ve ahilik fonu da işyeri kapanan, zora giren ve işsiz kalan esnaflarımıza nefes aldıracak, onlara bir imkan sağlayacak.” diye konuştu.
Yıldırım, fonun çalışması ile ilgili “Esnaf bir pay koyacak her ay, devlet de bir pay koyacak. Bu paralar birikecek nemalandırılacak, daha sonra zora girenler, dara girenler bu kaynaktan yararlanarak bir süre sıkıntılarını giderecek, tekrar işlerini yoluna koyacak. Dolayısıyla bu bir güvencedir, milyonlarca esnafımıza bir güvence olarak bu tedbiri de getiriyoruz. Bunu yaparken TESKOMB, TESK gibi esnaf temsilci federasyonumuzla, konfederasyonumuzla beraber çalıştık ve bir noktada mutabakata vardık. Bunun kanunu da en ksa sürede yüce Meclisin huzuruna getireceğiz ve bu düzenlemeyi yapacağız.” bilgisini paylaştı.
Başbakan Yıldırım, son bir ayda yaptıkları işleri şöyle anlattı:
“Ankara’da 500 milyon değerinde olan Otomotiv ve Ticaret Otonomi Merkezi’nin açılışını yaptık. Bu merkezin kurulmasında Beşir Bey’in özel gayreti var, teşekkür ediyoruz. Ayrıca burada arsa temin edildi, hükümetimizin katkıları var, belediyelerin katkıları var, herkesin gayreti var. Nedir bu? Ankara’nın sokaklarında galeriler var. Galerilerden araçlar yoldan gidemiyordu, trafik felçti. Bütün bunları aldık orada muazzam bir tesis, görmenizde fayda var. İkinci el arabalar var, yeni arabalar var, sadece bir araba alışveriş yeri değil. Açık hava araba pazarı değil. Adeta kendi kendine bir yaşam merkezi, bir ucundan girip bir ucundan çıkıncaya kadar gün geçer. Muazzam bir tesis olmuş, Ankara’ya yakışan bir tesis olmuş. Ama yetmez Ankara’ya daha fazla tesis lazım. Avrupa’nın üçüncü büyük yüksek hızlı tren garını da sessiz, sedasız yaptık, Ankaralılara kazandırdık, Türkiye’ye kazandırdık. Şimdi sıra Ankara’ya muazzam bir fuar merkezinde, onun için de çalışmaları hızlandıracağız.”
Mersin’de yaşanan sel felaketini anımsatan Yıldırım, üç vatandaşın hayatını kaybettiğini, kaybolan iki vatandaşın da aramasının sürdüğünü belirtere aktararak, hayatını kaybedenlere rahmet diledi. “Giden mal geri gelir, giden can geri gelmez.” diyen Yıldırım, vatandaşların zararlarının imkanlar ölçüsünde karşılanacağını, en kısa sürede de Mersin’e giderek yapımı tamamlanan şehir hastanesini açacaklarını bildirdi.
Kayseri’de geçtiğimiz günlerde toplam 1 milyar değerinde 104 eserin toplu açılışını yaptıklarını anlatan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla Göktürk yerli uydusunun uzaya fırlatıldığını vurguladı.
Başbakan Yıldırım, 6-7 Aralık’ta Rusya’ya ziyaret gerçekleştirdiklerini anımsatarak, bu ziyaretle iki ülke arasındaki ticaret hacminin kriz öncesi dönemin üzerine çıkarmayı hedeflediklerine dikkati çekti.
8 Aralık’ta Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nu toplayarak alınan tedbirleri hayata geçirdiklerini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Aralık ayı içerisinde, Aralık’ın ilk yarısında toplam maliyeti 600 milyonu aşan ve yıllardır bölgenin hayali olan Filyos Limanı’nın temelini attık. Kahramanmaraş’ta 680 milyon değerindeki hizmetlerin toplu açılışını yaptık, temellerini attık. Trabzon’da Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla ülkemizin deniz üzerine inşa edilen ilk stadını ve dünyanın 5. akıllı çatısına sahip olan stadyumunu hizmete aldık. Aynı gün Türkiye-Katar arasında 17 anlaşma imzaladık ve ortak bakanlar kurulunu Trabzon’da gerçekleştirdik. 20 Aralık’ta ise dünyanın 5 ödül kazanmış projesi Avrasya Tüneli’nin açılışını gerçekleştirdik. İki köprü ile deniz üzerinden birleştirdiğimiz Asya Avrupa kıtalarını bu kez de denizin altından ikinci kere birleştirmiş olduk. AK Parti iktidarından önce iki boğaz üzerinde iki tane köprü vardı. AK Parti iktidarında bir köprü daha ilave ettik, ‘yetmez’ dedik denizin altından trenler için Marmaray’ı yaptık, arabalar için Avrasya’yı yaptık. Yani üç tane büyük projeyi AK Parti iktidarında gerçekleştirdik. Bunlar küçük işler değil. İktidarımıza laf edenler, ölçüsüz ileri geri konuşanlar, Türkiye’ye hangi eseri kazandıklarını söylesinler, var mı bir şey? Ne varsa AK Parti’de var. Bölünmüş yollar, havaalanları…”
Grup toplantısını izleyenlere Avrasya Tüneli’nden mutlaka geçmelerini isteyen Yıldırım, “Müthiş bir eser hem mühendisliğiyle hem de sağladığı kolaylıkla. Ben evvelki gün geçtim, Yenikapı’dan Numune Hastanesi’nin önüne 4,5 dakika.” dedi.
Yıldırım, “Yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur.” ifadesini kullandı.
“Bu millet seninle gurur duyuyor” sloganı üzerine Yıldırım, “Biz sizinle gurur duyuyoruz.” dedi.
139 YILLIK RÜYA
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“23 Aralık’ta İzmir’de enerji ve tarım sektöründe üç tane dev tesisi hizmete aldık, yine Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla. Birincisi Aliağa’da ilk defa Türkiye’de yüzer doğalgaz santralini hizmete aldık. Ayrıca hemen yanındaki Egegaz’ın yüzde 50 kapasite arttırılmış tesisini hizmete aldık. Bu ne demektir? Türkiye’de artık doğalgaz olumsuz şartlarda yetersiz olmayacak, enerji, doğalgaz arz güvenliğini garanti altına alıyoruz. Bu yıl içerisinde de Tuz Gölü’nün altına yaptığımız depolama tesislerini hizmete alacağız. Böylece artık doğalgazla ilgili, doğalgazın temini ile ilgili bir problemimiz kalmayacak. Ayrıca iki yıl içerisinde doğalgaza erişmemiş hiçbir ilimiz kalmayacak. En son Ağrı’nın da ihalesi yapıldı, bundan sonra Tunceli yapılıyor ve iki yıl içerisinde bırakın illeri, ilçelere doğalgaz vermeye başladık. Şimdi her ilçe doğalgaz istiyor, tabi rahatlık var, soba yok duman yok, is yok, temiz, tertemiz ama bedeli de var. Olsun, milletimizin rahatı neyi gerektiriyorsa onu sağlamak bizim boynumuzun borcudur. Çok çalışacağız, daha çok kaynak üreteceğiz, yeter ki milletimiz rahat etsin, milletimizin hayatı kolaylaşsın. Bunun için çalışıyoruz.
Yetmedi, 139 yıllık rüya, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tünelini de 26 Aralık’ta hizmete aldık. Bu tünel sadece Kastamonu’ya değil, sadece Çankırı’ya değil, Sinop’a Orta Karadeniz’e ve Batı Karadeniz’e hayat verecek bir damardır. Çankırı’ya geçiyorsunuz, Ilgaz’dan giriyorsunuz Diphan’dan çıkıyorsunuz. 40 dakikada gideceğiniz yolu 6 dakikada geçiyorsunuz. İşte teknoloji bu, işte milleti düşünmek bu, milletin derdiyle dertlenmek bu. Lafla peynir gemisi yürümüyor.”
Bütün bunları yaparken bir de terörle mücadele ettiklerine dikkati çeken Yıldırım, “Evelallah kış demeden, yaz demeden bu mücadelede de aynı kararlılığı sürdüreceğiz.” dedi.
Yıldırım, Fırat Kalkanı Harekatı ile ilgili olarak “Son 6 yıldan beri yaşanan iç savaş nedeniyle ülkemizi çok ciddi anlamda rahatsız eden bir durumla karşı karşıyayız. Üç milyona yakın mülteci kardeşimiz var, onlarla ekmeğimizi paylaşıyoruz, soframızı paylaşıyoruz, onları misafir ediyoruz. Yılbaşından bir gün önce de Öncüpınar’da kamplarına gittim, kendileriyle görüştüm. Oradan Fırat Kalkanı’na katılan askerlerimizle bir oldum. Onları dinledim, onların vatanın, milletin selameti için ne kadar heyecanlı olduklarını, ne kadar hazır olduklarını gördük.” ifadelerini kullandı.
GÜN, DOSTUN, DÜŞMANIN ORTAYA ÇIKMA GÜNÜDÜR
Bugün Fırat Kalkanı’nın 133. gününde olunduğunu anımsatan Yıldırım, “Operasyonlarda bugüne kadar bin 270 DEAŞ mensubu etkisiz hale getirildi; yakalananlarla birlikte sayı 1561. Şimdi dünya, ‘DEAŞ’ diyor, DEAŞ yatıyor, DEAŞ kalkıyor… Onlar yalandan mücadele ediyor, lafını yapıyor. Mücadeleyi yapan sadece Türkiye. Amerika’nın da bir halt ettiği yok, diğerlerinin de bir şey yaptığı yok. Laftan başka bir şey yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmasını, “Yaptıkları var” diye sürdüren Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
“YPG’ye PYD’ye açıkça silah veriyorlar, ‘Türkiye’de daha fazla anarşi olsun, daha fazla terör olsun’ diye. Bu dostluğa sığmaz. Yeni yönetimden beklentimiz artık bu kepazeliğe bir son vermesi. Biz yeni yönetimi sorumlu tutmuyoruz bundan. Çünkü bu Obama yönetiminin marifetidir. Terör örgütünü kullanarak terörle mücadele etmek, mafyayı kullanarak mafyayı alt etmek gibi birşey. Böyle birşey olabilir mi, böyle bir devlet anlayışı olabilir mi? Onun için artık gün, dostun, düşmanın ortaya çıkma günüdür.
Biz, yıllarca NATO’da Amerika’yla beraberiz. Stratejik ortağımız, bölgede birçok konuda birlikte çalışmalarımız var. Bütün bu stratejik ortaklığın bir terör örgütü tarafından gölgelenmesine Amerika asla izin vermemelidir. Açık açık belli, PYD eşittir PKK, YPG eşittir PKK, PKK eşittir bölücü terör örgütü. Bunların artık görünmesini istiyoruz. Feto orada, PKK’nın uzantıları gelmiş yanınıza yanaşmış, ne yapıyorsunuz kardeşim, karar verin. Türkiye’yle mi bir olacaksınız, bu alçak terör örgütlerine kucak mı açacaksınız? Bir şeye karar verin. Türkiye, Türk milleti bunu yeni Amerikan yönetiminden bekliyor . Ümit ediyorum ki Amerika terör örgütleriyle değil, Türkiye gibi bölgede istikrarı, güveni, barışı tesis etmek için elini taşın altına koyan ülkeyle işbirliğini daha fazla tercih edecek ve geçmiş yönetimin başlattığı bu yanlıştan dönecektir. Dönerse döner, dönmezlerse biz kendi işimizi hallederiz.”
Yıldırım, bir yandan terör örgütleriyle mücadeleyi sürdürdüklerini, diğer yandan da yaşanan insanlık dramına sessiz kalmadıklarını söyledi.
Halep’te 46 bin insanı ölümden kurtardıklarını, sivillerin tahliyesini gerçekleştirdiklerini, ihtiyaçlarını çok kısa sürede temin ettiklerini anlatan Yıldırım, masumların, mazlumların yaralarını sarmak, onların can güvenliklerini temin etmek için elden gelenin yapıldığını belirtti. Sivil toplum örgütlerine teşekkür eden Yıldırım, “Bize iş bırakmadan birçok işi Kızılayımız, AFAD’ımız, sivil toplum örgütleri, durumdan vazife çıkararak yerine getiriyorlar.” diye konuştu.
Yıldırım, gerek bölgede gerek dünyada huzurun tesisi için Türkiye olarak ne gerekiyorsa bundan sonra da yapmaya devam edeceklerini vurguladı.
Suriye’de başlayan akeşkesin kalıcı hale geleceğini ve siyasi müzakerelere dönüşeceğini belirten Yıldırım, “Burada bizim hassasiyetimiz şudur: Bu barış müzakerelerine terör örgütleri asla ve asla dahil olamaz. Bunun dışında Suriye’nin geleceği için mücadele eden, Suriye’nin tekrar huzura, kardeşliğe, barışa erişmesi için elini taşın altına koyan taraflar biraraya gelecek. Türkiye’nin, Rusya’nın, İran’ın ve BM kararından sonra bütün dünyanın onayladığı kalıcı barışı tesis edecekler.” sözlerini kullandı.
50 SENEDİR KONUŞUYORSUNUZ, KONUŞMAKLA İŞ OLMUYOR
Başbakan Yıldırım, Anayasa değişikliği ile ilgili görüşlerini de açıkladı.
MHP ile birlikte uzlaştıkları Anayasa değişiklik teklifini AK Parti Grubu olarak Meclise sunduklarını anımsatan Yıldırım, 20 Aralık’ta Anayasa Komisyonunda başlayan teklifin görüşmelerinin 29 Aralık’ta tamamlandığını söyledi. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yani 9 gün boyunca, 600’ün üzerinde milletvekili 100 saat, 18 maddelik değişiklik teklifi üzerinde söz aldı, konuştu. Şimdi diyorlar ki ‘Efendim yeterince zaman tanınmadı, fazla konuşulmadı, dolayısıyla ne bu acele’. İnsaf edin, 3 saate yakın konuşan milletvekili var. Ne konuşuyorsun 3 saat? 100 saat konuşmuşsunuz. Zaten 50 senedir konuşuyorsunuz. Konuşmakla iş olmuyor ki. Az konuşacaksın çok iş yapacaksın. Devir, laf üstüne laf koyma devri değil, taş üstüne taş koyma devri.
Anayasa görüşmelerinde AK Parti Grubumuz, MHP Grubu çok demokratik duruş sergiledi. Büyük bir gayretle, yapıcı çalışmalarla teklifin olgunlaşmasına katkı sağladı. Peki CHP ne yaptı? Her zamanki yaptığını yaptı, HDP ile beraber, yapılan değişikliğin rejim değişikliği olduğunda ısrar edip durdu. Sayın Kılıçdaroğlu’na, ‘Bu bir rejim değişikliği değildir, bu yönetim sistem değişikliğidir’ dedim. Dilimde tüy bitti, anlatamadım. Artık demiyorum, vazgeçtim. Ama şimdi bir şey aklıma geldi. Niye acaba, Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Bu bir rejim değişikliğidir’ diye ısrar ediyor? Düşündüm, düşündüm, haklı olduğuna karar verdim bir ölçüde. Doğru, bu bir rejim değişikliği. Vesayet rejimini değiştiriyoruz. İşte bu bir rejim değişikliği. Artık vesayet yok. Bu vesayet rejimi değişikliğini AK Parti iktidara geldi, başlattı. Artık vesayetin adı, bundan sonra hiçbir şekilde Yüce Mecliste okunmayacak. Vesayet nereden geliyor? Vesayet darbe anayasasından, darbe alışkanlığından geliyor.”
SON VESAYET KALINTILARINI ANAYASA’DAN TEMİZLİYORUZ
Başbakan Yıldırım, Anayasa’nın 1960’dan beri hep vesayet hükümleri ile teçhiz edildiğini ve milli iradenin hakkının sınırlandığını ifade ederek, “İşte bu Anayasa değişikliği ile son vesayet kalıntılarını da Anayasa’dan temizliyoruz. Milli hakimiyeti tamamen etkin hale getiriyoruz. O anlamda doğru, bir rejim değişikliği var. Onun adı da vesayet rejim değişikliğidir, vesayetin ortadan kaldırılmasıdır.” dedi.
Anayasa değişikliği teklifi konusunda kendi aralarında değerlendirme yaptıklarını, milletvekillerinin tavsiyelerini, önerilerini komisyonda dikkate alacaklarını beyan ettiklerini ve bunu da yaptıklarını kaydeden Yıldırım, “Bazı konularda endişeler ifade edildi. Eğer doğru bir şey söyleniyorsa o doğruyu yapmamakta ısrar etmek bize yakışmaz. Nitekim 21 maddelik teklif 18 maddeye düştü. 2 madde beklentiler doğrultusunda değiştirildi, bazı birleştirmeler de gerçekleşti ve Genel Kurula geldi.” diye konuştu.
Yıldırım, anayasa değişikliği teklifinde, Genel Kurulda kapsamlı değişiklik öngörmediklerini belirterek, “Böyle bir ihtiyaç yok, doğru da değil. İnşallah bu metin, Genel Kurul sürecinde milletvekillerimiz tarafından vatandaşlarımıza, kamuoyuna anlatılacak, daha fazla anlaşılması sağlanacak ve böylece Genel Kurul sürecini de başarıyla tamamlamış olacağız.” değerlendirmesini yaptı.
AK PARTİ’NİN ÖZELLİĞİ O, BAŞLAR, BİTİRİR
Başbakan Yıldırım, Keçiören metrosunun 5 Ocak Perşembe günü açılacağını söyleyerek, “Söz verdik, bu sözümüzü de yerine getiriyoruz.” dedi.
Gençlerin Keçiören metrosu için paylaşımda bulunduğunu anımsatan Yıldırım, “İki genç yazışıyor, diyor ki ‘Aşkımız Keçiören metrosu gibi olsun, başlasın hiç bitmesin’. Keçiören metrosu bitti, gençler başka slogan bulsun. AK Parti’nin başlayıp bitirmediği iş yok. AK Parti’nin özelliği o. Başlar, bitirir. Yapmayacaksa hiç söz vermez. Ne dedik? Ne aldanan olacağız ne aldatan olacağız. Söylediklerimizi yapacağız, yapamayacaklarımızı söylemeyeceğiz. Hep böyle olduk, bugüne kadar bu şekilde geldik.” ifadesini kullandı.
Yıldırım, 3 Ocak Mersin, 5 Ocak Adana’nın kurtuluş yıl dönümlerini tebrik etti.
Günlerce konuşulan emeklilerin promosyon meselesini sonunda tatlıya bağladıklarını belirten Yıldırım, emeklilerin 300 ile 450 lira arasında bir defalığına mahsus maaşlarına ilaveten promosyon alacaklarını kaydetti.
Başbakan Yıldırım, Meclisin bu haftaki gündeminin yoğun olduğunu, bugün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında verilen gensorunun görüşüleceğini, aynı zamanda terör olayları ile ilgili olarak Meclisin bilgilendirileceğini söyledi.
Vatandaşların büyük bölümünü ilgilendiren ekonomik tedbirlerle ilgili tasarının da görüşüleceğini ifade eden Yıldırım, “Bu hafta içerisinde Afganistan’daki görev gücümüzün süresinin uzatılması ile ilgli tezkere ve Olağanüstü Hal’in (OHAL) 3 ay uzatılmasına yönelik kararı da Meclisimiz görüşecek ve karara bağlayacak. Dolayısıyla bu yoğun gündemde arkadaşlarımıza kolaylıklar ve başarılar diliyorum.” diye konuştu.
Binali Yıldırım, gelecek hafta pazartesi gününden itibaren anayasa değişiklik teklifini TBMM Genel Kurulunda görüşmeye başlayacaklarını belirtti.
Yıldırım’ın konuşmasının ardından AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Meclisin gündemi hakkında milletvekillerini bilgilendirdi.